Aslında son iki asırdır memleketimizde ve İslâm âleminde bayramlar buruk geçiyor. 1850’lerin ilk yarısında yaşanan Kırım Harbi ve ondan otuz yıl önce kopan Mora İsyanından beri, bayramların tadı kaçmıştı!..
Gazze’nin baştan aşağı kan ve ateş içinde bayrama girmesinden ötürü yüreklerimiz yanıyor… Ama sadece Gazze mi? İç savaşın kıyasıya devam ettiği Sudan’da neler oluyor peki? Olanların farkında mıyız? Sudan yaklaşık yetmiş yıldır hep iç çalkantılarla boğuşuyor. Bölünmeden önce Afrika’nın en geniş topraklarına ve en zengin yer altı kaynaklarına sahip, toprağı her türlü tarım için elverişli olan Sudan, sömürgecilerin hep hedefinde oldu… Neticede Sudan ikiye bölündü. Velakin bu bölünme emperyalistleri kesmedi. Şimdi bir daha, bir daha bölmek istiyorlar ki, böylece parça parça yutabilsinler! Sudan’daki son kanlı çatışmalar sebebiyle, yaklaşık dokuz milyon insan yerinden yurdundan oldu. Ülkede şiddetli açlık yaşanıyor. Hayatını kaybeden insanların sayısı bile tam belli değil. Bu ihanet savaşının finansörlerinden biri de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)… Gelin de çıkınız işin içinden. Dünyanın her tarafından getirilen paralı askerler, bu zavallı ülke halkını boğazlıyor! Ne olacağı, nerede duracağı hiç belli değil. Oluk oluk kan akıyor. Hayatta kalan insanlar da bir lokma ekmeğe muhtaç. Tıpkı Gazze gibi… Suriye’de on üç seneden beri olup bitenler artık kanıksandı sanki. Hâlbuki, milyonlarca insan kendi yurdunda ve yad ellerde sığınmacı durumunda. Suriye’de Beşar Esad rejiminin ve onun destekçileri İran ve Rusya’nın, tam olarak ne kadar insanı öldürdüğünü biliyor muyuz?
İslâm âleminin asırlık problemleri kanadıkça kanıyor… Filistin dramı yüz yılı çoktan geride bıraktı. Son üççeyrek asırdır, emperyalistler, Filistin halkının nefes almasına bile müsaade etmiyor. Siyonist İsrail’i bütün imkânlarıyla arkalayan Batı, bu barbar terörist devletin fütursuzca soykırım yapmasına sonuna kadar alan açıyor! Son sekiz ayda, sadece Gazze’de kayıplarla birlikte en az elli bin insanı katlettiler. Yapılan sadece katliam değil, düpedüz soykırım… Uluslararası Adalet Divanı ve uluslararası ceza mahkemesi (UCM), bu gerçeği tespit ve tescil etti. Ne var ki, bunun devamında yapılması gerekenler yapılamıyor. Terörist İsrail bu fırsattan istifade soykırıma devam ediyor. Hayatta kalabilen Filistinli çocuklar bu defa açlıktan ölüyor. Çünkü terörist İsrail, Gazze’nin bütün hayat damarlarını kesmiş durumda. Amerika Birleşik Devletleri tam bir ikiyüzlülük içinde, bir taraftan soykırım için Siyonist devlete tam destek veriyor, öbür taraftan da göstermelik gıda yardımında bulunuyor. Filistin böyle de Keşmir çok mu farklı? Keşmir de üççeyrek asırdır Hint zulmü altında inim inim inliyor. Keşmir’in sesi Filistin kadar da duyurulamıyor!.. Ve Hint Faşizmini durduracak bir güç de ne yazık ki ortada görünmüyor. Hint alt kıtasında milyonlarca Müslüman perişan vaziyette. Ve gelecekte şayet bir çare bulunamazsa, çok daha büyük felaketlerin kapıyı çalması kaçınılmaz görünüyor.
Evet, 1820’lerde Mora İsyanı ve diğerleriyle başlayan, 1853-56 Kırım Harbi, 1877-78 Rus Harbi (93 Harbi); 1911 Balkan Harbi, 1914 Birinci Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşıyla birlikte aralıksız on bir yıl süren harpler neticesinde dağılan koca bir imparatorluk… Ve tarifsiz acıların pençesinde geçen buruk bayramlar. İnşallah bu tablo bir gün değişir!
Osmanlı gidince mazlumlar sahipsiz kaldı. AB-D silah, gıda ve inşaat şirketleri Yahudi terör devletine silah satıyorlar. Yıkılan binaları da bunların inşaat şirketleri gelip yapacak. Bol bol sömürecekler. Kapitalizm bu savaşlarla kendine yer açıyor. Mehdi "aleyhirrahme" gelince zalimlere yardım eden Vahhabilere cezasını verecek ve bütün dünyada mezalimi durduracak...