Bir halk adamı, bir alperen...bir lider

A -
A +

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, şayet yalnızca bir siyasi lider olsaydı; dün Kocatepe Camii'nde ve Ankara sokaklarında görülen manzara yaşanmazdı!.. O hem bir siyasi lider, hem halk adamı, hem gönül adamı olduğu için; dün toplumun bütün katmanlarından ve her yaştan on binlerce insan, ona karşı son manevi görevini ifa etmek için Ankara'ya akın etti. Anakara'ya gelmek isteyip de gelemeyenlerin miktarı, Kocatepe Camii ve çevresini, Ankara sokaklarını ve Tacettin Dergahı civarını dolduran kalabalığın kim bilir kaç katıdır. Oysa siyasi pencereden baktığınızda, BBP'nin aldığı oy miktarı bu kalabalıklarla hiç de mütenasip değil. Demek ki, bu tablo siyasetin çok ötesinde başka hassasiyetleri yansıtıyor... Gönüllerde taht kurmak... Rahmetli ile bir görüşmemizde, Türkiye'deki seçim barajından ve partilerin parlamentoda temsil edilmesi meselesinden konuşmuştuk. Aynen şöyle demişti: "Bu ülkede siyaset yapmak için ille de Meclis'e girmek şart değildir. Önemli olan temel değerleri savunabilmek, ilkeli siyaset yapmak ve popülizm uğruna esas prensipleri feda etmemektir..." Merhum Yazıcıoğlu, siyasi hayatında daima bu tavır içinde oldu. O, siyasi arenada; ideal ve prensiplerini ne menfaatlere bakarak, ne de tehditlere aldırarak asla göz ardı etmedi. Aldığı veya elde edeceği oy miktarı ne olursa olsun, o hiçbir zaman inancından, ülküsünden, fikirlerinden taviz vermedi. Kendisini farklı bir lider yapan da buydu zaten! BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun ruh hali, sadece bir siyasi parti liderine bağlılığın yansıması olarak izah edilemez... Muhsin Yazıcıoğlu kısa ve fakat çok çileli bir hayat sürdü. Elli beş senelik ömrünün yedi buçuk yılı hapiste geçti. Mahpusluğunun beş buçuk senesi de, her bünyenin kaldıramayacağı hücre cezası şeklinde uygulandı. Hele maruz kaldığı korkunç işkenceler... Hani derler ya; "Allah düşmanıma göstermesin!.." Lakin bütün bu badirelerden geçen merhum Yazıcıoğlu, kimselere kin gütmedi. Herkesle barışık olmak için çalıştı. Devletine de asla ve kat'a gönül koymadı! Cezaevinde iken, beynelmilel insan hakları teşkilatlarından gelen gözlemciler, Türkiye aleyhinde; sol örgüt mensuplarından çok şey dinlediler. Ama bütün telkin ve çabalara rağmen Yazıcıoğlu'ndan benzer şeyleri katiyen duymadılar. Zira o hakiki bir vatanseverdi!.. Onun vatan ve millet sevgisi, yalnızca Misak-ı milli sınırları ile çevrili değildi... Balkanlardan Kafkaslara, Orta Asya'dan Doğu Türkistan'a kadar, bütün Türk ve İslam alemindeki kardeşlerini kucaklayan bir sevgi ve sevda ile dolu idi. Naaşının üzerine örtülen Al Bayrak ve Gök Bayrak, onun alperen şahsiyetini ne güzel de remzediyordu!.. Hakiki dava adamı, samimi bir Müslüman olan merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na, onunla birlikte hayatını kaybeden dava arkadaşlarına ve hayata tutunmak için çırpınan, ancak çok genç yaşta ecel şerbetini içmekten kurtulamayan İsmail Güneş'e; Allahu teala'dan tekrar gani gani rahmet, kederli ailelerine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz. Mekanları cennet olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.