Hindistan'ın en önemli ticaret ve finans merkezi olan Bombay'da (Mumbai), aynı anda yarım düzineden fazla hedefe yapılan ve yaklaşık üç gün süren terörist saldırı, geride resmî rakamlara göre 174 ölü ve üç yüzden fazla yaralı ile birlikte, pek çok soru işareti de bıraktı... Hindistan çok renkli ve bir o kadar da karmaşık bir ülke. Üç milyon altı yüz elli bin km2'lik bu geniş ülkede, tam üç yüz otuz sekiz ayrı etnik kökenden yaklaşık bir milyar iki yüz milyon insan yaşıyor. Bu kadar kalabalık ve bu kadar çok farklı etnik kökenden vatandaşları olan Hindistan'da, istihbarat zaafı yaşanması şaşırtıcı bir durum değil. Nitekim medyada yer alan bilgilere göre, saldırıyı gerçekleştiren militanlar, en az bir aydan beri bu ülkede bulunuyormuş. Yine açıklamaya göre bunların yedi tanesi İngiliz uyruklu imiş. Mumbai iki yıl önce de benzer bir saldırıya (yolcu treni) uğramış ve o zaman da en az 163 kişi ölmüştü. Hindistan'da meydana gelen büyük terör olaylarından sonra, her seferinde Pakistan ile siyasi ilişkilerde gerginlik tırmanır. İki ülke, İngiliz Sömürgesinden kurtulup bağımsızlıklarına kavuştukları 1947 yılından beri, tam beş kere savaşa tutuştu!.. Bu düşmanlığın temel sebebi de, İngiliz siyasetinin orada çıbanbaşı olarak bıraktığı Keşmir meselesi. Tıpkı Orta Doğu'da, Filistin'de yaptığı gibi. Bu son hadiseden sonra, yine medyada çıkan haberlerle ve iki taraftan yapılan açıklamalarla, gerginlik fena halde tırmanışa geçti. Hindistan cenahından sürekli olarak, bu saldırının arkasında bazı Pakistanlı unsurların bulunduğu iddiası ileri sürülüyor. Pakistan da bunu şiddetle reddediyor. Mumbai'deki saldırıda, hayatını kaybeden en 29 yabancı uyruklu kişi var. Bunların dokuz tanesinin İsrail vatandaşı olduğu resmen açıklandı. Ölenler arasında Amerikan ve İngiliz vatandaşları da var. Şimdi ABD'den FBI ve İngiltere'den de terör suçlarını araştırmakla görevli ajanlar, inceleme yapmak üzere Hindistan'a gidiyormuş. Elbette bunlara Mossad ajanları da eklenecektir. Acaba bu çok uluslu heyet nasıl bir rapor verecek?!. Terörist saldırıyı gerçekleştiren militanlardan sadece bir kişi hayatta kalmış. O da Pakistan uyruklu Azam Amir Kasab. İfadesine göre kendileri Keşmir'de Hint askerlerine karşı direnişi sürdüren Leşker-i Tayyib'e teşkilatına mensupmuş. Bakalım bu saldırının arkasından ne gibi gelişmeler yaşanacak... Hindistan, saldırıya karşı duyduğu öfkenin derecesini göstermek üzere, Pakistan ile 2004'te başlatılan barış sürecini askıya almayı düşünüyormuş. Şayet böyle bir durum gerçekleşirse işler daha da kötüye gidebilir. Şimdi Uluslararası arenada, bu gerginliğin kontrolden çıkmaması için çabalar var. Başbakan Tayyip Erdoğan da, Pakistanlı mevkidaşı Yusuf Rıza Geylani'nin talebi üzerine, devreye girmiş bulunuyor. Amerika epey zamandan beri, Pakistan'a karşı; (terörle mücadelede yeterince iş birliği yapmadığı) gerekçesiyle, baskıcı bir politika uyguluyor. Buna karşılık aynı ülke, Hindistan ile nükleer program dahil, stratejik iş birliği içinde. Aynı şekilde Pakistan'ın nükleer silahlarını kendisi için tehlike olarak gören İsrail de, Hindistan ile çok sıkı münasebetlere sahip. Irak ve Afganistan'da tam anlamıyla batağa saplanan ABD ve İngiltere bu defa da alt kıtada, dünya barışını fena halde dinamitleyecek politikalara baş vurur mu acaba?