Bu Ergenekon davası tam bir turnusol kâğıdı görevi görüyor... Herkesin demokrasi ve hukuk devleti karşısındaki düşüncesi, samimiyeti, rengi ortaya çıkıyor. 13 sene önce Susurluk Olayının aydınlatılması için "1 Dakika Karanlık" eylemlerini yapanlar, şimdi tam tersi bir istikamette koşmaya çalışıyor. Buradaki samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüğü elbette halkımız dikkatle izliyor... Diğer taraftan yavuz hırsız misali, hem suçlu hem güçlü pozlarını sürdürmek isteyenler de, aynı şekilde kamuoyunun tarassutu altında. Kusura bakmasınlar, avazı çıktığı kadar bağıran bazı baro başkanlarının güya yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına kopardıkları gürültünün hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur! Hak ve adalet yerini bulacaktır. Zira kanun önünde herkes eşittir. Hukuken hiç kimseyi peşinen suçlu ilan etmek mümkün değildir. Ancak şüpheli ve zanlıları da, hiçbir bilgiye dayanmadan, hakkındaki iddia ve kanıtları görmeden, incelemeden; sırf bu kişi meşhurdur veya geçmişte önemli görevlerde bulunmuştur vs. gerekçelerle, peşinen suçsuz ilan etmek de mümkün değildir. Böyle bir şeye yeltenmek, her şeyden evvel yargı organlarına karşı büyük saygısızlıktır. Falanca adam saygıdeğerdir, o halde suç işlemiş olamaz gibi saçma bir yaklaşımın geçerliliği yoktur. Pekala bazılarınca çok saygıdeğer olan kişilerin de çok rahatlıkla suç işledikleri, kaskatı bir gerçektir... Gerisi lafügüzaftır. Zira kural olarak suçluluğu sabit olana kadar, herkes kendi çapında saygıdeğerdir. Vaktiyle çok saygıdeğer bilinip de, büyük suçlara karışan nice kimseler gördük şimdiye kadar... Tarih sayfaları böylelerinin isimleriyle dolu!.. Halen hakkında binlerce sayfalık iddianame tanzim edilen Ergenekon davası, adı üstünde bir "terör örgütü" davasıdır. Bununla irtibatı görülenlere isnad edilen suçlar da belli. Bazılarının "hâlâ daha ortada bir iddianame yok..." gibi mugalatalarda bulunması beyhudedir. Ortada kapı gibi iddianame var ve gelecek olan ek iddianame de var... Sürenin uzadığı yolundaki eleştirilerin de ayağı yere basmıyor. Ceza usul kanununda, bunun için konulmuş olan süreler var. Bir ve üç yıllık süreler... Bu süreler de aşılmış değil. Yani dava normal seyrinde devam ediyor. Fakat bazılarının rahatsızlığı başka... Onların değişik korkuları var. Bağırmaları da o korkulardan kaynaklanıyor. İbrahim Şahin ile Sabih Kanadoğlu'nun evlerinin aynı gün aranmasına bir kulp takmaya çalışanlar, ellerinde geçerli bir itiraz sebebi bulunmadığı için, bu şekilde toz kaldırıyorlar. Ama boşuna bağırıyorlar. Bu dava gittiği yere kadar gidecek. Kimse buna mani olamaz...