Bu çocuklar ne olacak?

A -
A +

Bir müddet önce Türkiye'nin gündemini epeyce meşgul eden Malatya'daki çocuk yuvası ve onun etrafında gelişen olayların sonucu ne oldu? Dört gün önce Yeni Şafak gazetesi, konuyu manşetine şöyle bir başlıkla taşımıştı: "Şov bitti onlar yine kimsesiz!" Haberde adı geçen çocuk yuvasında dayak yiyen çocukların birkaç günlük şovdan sonra unutulduğu belirtilerek, psikiyatrların ağzından şu tespit yapılıyordu; "O çok üzülen kişiler, kurumlar ortadan kayboldu, çocuklar yine yalnız..." Zaten hep böyle olmaz mı! Bütün önemli meseleler en fazla birkaç gün tartışılır. Bazıları o kadar da sürmez. Çünkü ülkemizde; tartışmalar hep yüzeyseldir. Şova dönüktür, dostlar alış verişte görsün hesabı... Sadece tartışmış olmak için yapınca da, bu tartışmaların sonucu yalnızca gürültü-patırtı şeklinde tecelli ediyor! Demek ki, meselelere hakikaten çözüm bulmak yerine; (buluyormuş gibi), gerçekten iş yapmaya dönük değil de; (yapıyormuş gibi) davranma sahteliğinden kurtulmamız gerekiyor!.. Söz verip de yerine getirmemenin; şov yapmanın, başkasını kandırayım derken kendimizi kandırmanın acı neticelerini her gün yaşadığımız halde; toplum olarak acaba neden yanlışlarda ısrar ediyoruz?! Sığ düşünceler, sakat mantık yürütmeler, katmerli cehaletler, samimiyetsiz davranışlar ve bin türlü maksatla yürütülen şovlar; bizi pek çok alanda daha derin buhranlara, sosyal çıkmazlara sürüklüyor... Bakınız Radikal gazetesinin "Acı Rapor" başlığı ile manşete taşıdığı İstanbul Valiliğinin resmi raporuna göre; sokakta yaşayan çocukların yüzde 79.3'ü 15 yaşın altında!.. Çocuk ve şiddet mağduru kadınları desteklemeye yönelik tedbirler son derece yetersiz... Valilik söz konusu raporu TBMM Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonuna sunmuş. Raporla ilgili haberin bir bölümü şöyle: "Yaşadıkları şiddet ve her türlü istismar sonucu aile ve evlerini terk eden kadınların giderek çoğaldığı vurgulanan raporda, 'Bu durumdaki kadınlar ya varsa çocuklarını da alarak evlerini terk etmekte ya da bir başlarına evlerinden, hatta yaşadıkları bölgeden ayrılıp ilimize gelerek çok kısa bir süre için güvenebileceklerini düşündükleri bir yere sığınmakta, genellikle de kısa süre içerisinde kimsesiz ve sahipsiz kalarak, bir başka şiddet ve istismarın konusu olabilmektedir.' denildi." Valilik raporu... İstanbul Valiliğinin raporunda yer alan bilgiye göre sokakta yaşayan çocukların yaş itibariyle dağılımı da şöyle: ".... Uğradıkları şiddet, istismar ve dışlanma sonucunda sokakta yaşayan çocukların yüzde 10.5'i 5 ila 9 yaşlarında, yüzde 28.5'i 10-12, yüzde 40.3'ü 13-15, yüzde 20'si 16-18 ve yüzde 0.6'sı 18 yaş üstünde. Rapora göre şiddet, taciz ve cinsel istismara uğrayan kız çocukları yaşadıkları ağır travma nedeniyle kendilerini sokağa atıyor ancak, sokakta daha da ağır şiddet ve sömürüye maruz kalıyor..." Aynı raporda bu çocukların içine düştüğü felaket çemberinin onları nasıl bir sonuca götürdüğü de şöyle anlatılıyor: "Bu travmalarını bastırabilmek için, içine girdikleri bazı ilişkiler sonucu kızların bir kısmı, fuhuş ve uyuşturucu kullanımı ile suç ilişkilerine sürükleniyor..." Trafik kazalarının yüzde sekseninin Başbakanın iddia ettiği gibi alkolden dolayı meydana gelmediğini ispatlamaya çalışanlar, acaba yukarıdaki acı tabloyu da bir analiz edebilirler mi? Mesela alkolün parçaladığı ailelerin çocuklarının durumunu, "içip içip eve körkütük sarhoş gelen" ve evdeki kadına, çocuklara hayatı zindan eden alkoliklerin, ayyaşların durumunu da irdeleyebilirler mi? Ekmek ve aş bekledikleri aile reisinin elinden, yemek yerine dayak yiyen kadın ve çocukların çaresizliklerini, mesela yukarıdaki Valilik Raporu ışığında cidden yorumlayabilirler mi?.. Alkol, uyuşturucu, kumar gibi sonu genellikle felakete dönüşen illetlere karşı, Anayasanın öngördüğü mücadeleyi yapmak isteyen kurumları hedef tahtasına koyan tuzu kuru tipler; insan yararına olan pek çok icraatı, işlerine gelmediği zaman rahatlıkla ve hiç sıkılmadan "rejim meselesi" ve "laiklik düşmanlığı" şeklinde takdim edebilmektedirler. "Ben köpeğimi çocuklarımdan daha çok seviyorum!.." diyebilen kokanalar, sokaktaki veya muhtaç bir evdeki aç ve sefil çocukların halinden anlayabilir mi?! İşte mesele burada... Samimiyetsiz tiplerin zaman zaman yaptığı şovlara kanmamak gerekiyor. Maalesef bu toplumda, timsahın gözyaşlarını dökebilen, çok ama çok sayıda iki yüzlü insan var. Bunların yerine göre suret-i haktan görünmeleri, her zaman menfaatlerini kollamalarına mani olmamaktadır. Ve bunların menfaat için yapmayacakları şey de yoktur. Yani o "insancıllık" şovları asla içten bir hareket değildir. Bunlar kendi kısa akıllarına uymadığı veya menfaatlerine gelmediği zaman, en mukaddes değerlere saldırmaktan tereddüt duymazlar. Bu şekilde toplumun temel değerlerini örseledikleri için de; kadınların ve çocukların sığınağı olan aile, toplumun temel taşı olan aile; maalesef bugün büyük bir tehdit ve taarruz altında! Yaşanan aile facialarının, çocuk dramlarının sebeplerini, bunların kaynağını doğru tesbit etmeliyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.