Dün gün boyu yapılan açıklamalar, "irticaya karşı eylem planı" hakkında, tereddütleri gidermek yerine kafaları daha çok karıştırdı!.. Bu meselenin aslı tam olarak nedir? Toplum bunu doğru biçimde öğrenmedikçe, tartışmaların ve rahatsızlıkların sonu gelmeyecektir. Taraf Gazetesi'nin yayınladığı belge hakkında, Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın yaptığı açıklama, olayı netleştirmek şöyle dursun, yeni yeni soru işaretlerine yol açtı ve geniş tepkilere yol açtı. Bunun akabinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan on maddelik ikinci açıklamada; "Belgenin doğruluğunun ispatı durumunda sorumlular hakkında gerekli cezai işlemin uygulanacağı" belirtildi. Ne var ki, bu açıklama da, kamuoyunu tatmin edecek nitelikte görülmedi. Askeri Savcılık özetle; "... Olayla ilgili olarak yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genel Kurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır..." şeklinde bir açıklama yaptı. Aynı açıklamada söz konusu belgenin, gerçek olup olmadığını tespit için; ele geçirildiği şekliyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ve ulaştırıldığı şekliyle Taraf Gazetesi'nden istendiği, ancak henüz kendilerine ulaşmadığı da ifade edildi. Genelkurmay'ın ikinci açıklamasında ise, soruşturmanın kesin sonucu beklenmeksizin, bahse konu belgenin hemen gerçekmiş gibi algılanıp bunun üzerinden TSK'ya yönelik haksız eleştirilerin yapılmasının kabul edilemez olduğu belirtiliyor. Hukuki bir olayda, kesin yargı kararı olmadan hüküm vermenin yanlışlığı ortadadır. Ancak olay duyulur duyulmaz Askeri Savcılığın yayın yasağı koymasının da mevcut hukuk sistemi çerçevesinde çok tartışmalı olduğu meydandadır... Türkiye'de yargıdaki çift başlılık maalesef böyle sakil durumları doğuruyor. Neyse bu ayrı bir konu. Gelelim esas meseleye. Genelkurmay Başkanlığı tarafından, kendi birimleri veya mensuplarınca hazırlandığı iddia edilen bir belgenin varlığı hakkında, kesin bir tespitin yapılması bu kadar uzun zaman alır mı? Bu soruyu, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ; yaptığı açıklamada bazı gerekçelere dayanarak sordu, devamında da endişelerini dile getirdi. Bozdağ, Genelkurmay'ın köklü geleneklere sahip bir kurum olarak kayıt düzenine ve sağlam arşiv sistemine sahip olduğunu, dolayısıyla bu şartlar altında, iddia konusu belgenin var veya yok olduğunun kısa zamanda ortaya çıkarılmasının mümkün olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "BU BELGE EĞER DOĞRU İSE BU DARBE TEŞEBBÜSÜ BELGESİDİR. EĞER BU BİLGİ VE ONAY DIŞINDAYSA BU BİR CUNTA ÇALIŞMASI BELGESİDİR..." Evet, her iki ihtimalde de, durum son derece vahim. Şimdi başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere, devletin bu konuda yetkili ve görevli tüm birimleri, gerçekleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıkarmak ve varsa sorumlular hakkında gerekli yasal işlemleri başlatmak durumundadır. Aksi halde toplumun huzursuzluğu bitmeyecektir!..