Bu kaçış nasıl durdurulacak?

A -
A +

Son günlerde, gazetelerin manşetlerinde hep ekonomi ağırlıklı haberler var... Bazılarında halkın çektiği sıkıntılar, çöp kutularından geçim kaynağını sağlamaya çalışan çocuklar vs. Bazılarında şimdiye kadar yapılan hatalardan dolayı yurtdışına kaçan sermaye ve nihayet üreticilerin bizzat kaçması filan. Bazılarında da ortamı tekrar düzeltmek için vergi sahasında yeni bir beyaz sayfa açılması, nereden buldun uygulamasının yumuşatılmasına dair fikir ve teklifler sıralanıyor. Bütün aksi beyanlara, kriz bitti propagandalarına, esenliğe çıkıyoruz, çıktık pompalamalarına rağmen, piyasalarda bir türlü bu iyimserlikleri tasdik eden canlanma görülemiyor. Zira son on seneden beri yönü hep negatifte olan ekonomik dengeler o kadar bozuldu, o kadar kontrolden çıktı ki, öyle birkaç tedbirle, makyajla, IMF desteği ile belini doğrultacak bir durumdan uzak. Üstüne üstlük, yanlışlarda ısrar yapılan iyileştirmeleri de bertaraf ediyor! "Mali milat" macerası ve onun devamında gelen uygulamaların ülke dışına kaçırdığı para miktarı en iyimser rakamlara göre 150 milyar Dolar civarında... Ve ne yazık ki, hâlâ daha yurt dışına para kaçıyor. Paranın kaçması yetmemiş gibi içerdeki mevzuatın yatırım ve üretim yapmak isteyen vatandaşı bezdirmesi sonucunda artık vatandaş kendisi de yurt içinde yatırım yapmaya cesaret edemiyor. Mesela tarım ve hayvancılık, bir tarım ülkesi olan memleketimizde can çekişiyor. Ve bu manzara karşısında vatandaş yurt dışına, komşu ülkelere gidip besicilik yapmaya mecbur kalıyor! Bu garabeti acaba hangi yetkili ve etkili izah edebilir. Ülkedeki güven, istikrar, finans ve yatırım mevzuatı bir türlü istenen seviyeye gelmediği için zaten ürkek olan yabancı sermayeyi daha çok bekleyeceğimiz muhakkak. Kemal Derviş, istediği kadar yurtdışında yabancı sermayeye bilgi ve brifing versin. Türkiye yıllardan beri birçok Afrika ülkesinin bile gerisinde seyrediyor. Bırakın yabancı sermayeyi, yerli sermayeyi de ya batırıyoruz ya kaçırıyoruz... Ama hükümete bakarsanız kriz bitti, esenliğe çıkıyoruz! İşin en acı tarafı muhalefet ortalıkta görünmüyor... Muhalefet etkili olmayınca, hükümetin icraatının siyaseten irdelenmesi de sözkonusu olmuyor. Ve hükümet bu ortamdan gayet memnun olarak iktidarını daha yıllarca yani 2004'e kadar, sürdürme kararında görünüyor. Erken seçim lafından bile rahatsız oluyor. Alternatifi gözükmediği için zayıf ve etkili olmayan hükümet, pekala kendisini başarılı ve etkili ilan edebiliyor. Peki gerçekte hükümet, hatta ve hatta sivil siyaset ülkenin önemli meselelerinde etkili ve inisiyatif sahibi mi? İşte, işin püf noktası burası. Yani siyasetin ve siyasetçilerin bu dağınıklık, pısırıklık ve beceriksizlikleri aşıp, meselelere gerçekten sahip çıkması gerekiyor. Sorumluluklardan kaçma, günü kurtarma veya gözboyama alışkanlığı ve ucuzculuğundan artık vazgeçilmedikçe bu tablo değişmez. Siyasi iktidar ortakları da, seçimleri ne kadar geciktirirse geciktirsin barajın altında kalmaktan kurtulamaz. Ama bizim esas meselemiz milli serveti daha fazla sınırlarımızın dışına kaçmasına dur denilebilmesidir. Çünkü o kaçışlar genel fakirleşmenin en büyük etkenlerinden biridir. Evet gerçekçi olalım! Bu kaçış ne zaman ve nasıl durdurulacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.