Bu kadarı fazla artık!..

A -
A +

Pazar günkü yazımızda, 6 Nisan günü Trabzon'da meydana gelen olayların ne gibi tehlikelere işaret ettiğine dair dikkatleri çekmeye çalışmıştık. Ne yazık ki, yazının yayınlandığı gün aynı ilimizde aynı olayların tekrar cereyan ettiğini gördük... Bu kadarı gerçekten fazla! Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir; "Bazı çevrelerin Trabzon'da kamu düzenini olumsuz etkileyecek tutum ve davranışları ısrarla sergilemeye devam ettikleri gözlenmektedir..." diyor. Acaba kim bu çevreler? Dün Yeni Şafak gazetesinin manşeti Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün açıklamalarını duyuruyordu: Bundan sonra Türkiye'de "birtakım çevreler" lafının söz konusu olmadığını, hükümetin bütün kadrolarıyla duruma hakim olduğunu belirten Sayın Gül; "70 milyonun hükümetiyiz, muhtarlık değiliz..." diyordu. Bakan Gül birtakım çevreler döneminin bittiğini bildirirken, Trabzon Valisi bazı çevrelerin yasa dışı davranışlardaki ısrarını açıklıyor!.. Elbette Sayın Gül'ün "Birtakım çevreler" tabiri ile kastettiği maksat Vali Yavuzdemir'in söylediklerinden çok farklı. Abdullah Gül, Türkiye'de artık normalleşme döneminin başladığını, demokrasi denkleminde yer almayan unsur ve çevrelerin ülke yönetiminde etkili ve söz sahibi olmadığını vurgulamak istiyor. Bu gerçekten sevindirici bir durum. Çünkü ülkemiz normal olmayan müdahale ve yönlendirmeler, yani antidemokratik etkilerden çok çekti. Ama anlaşılan o ki, bazıları Türkiye'nin normalleşmesinden rahatsız. Son günlerde, hükümeti zaaf içinde göstermek için yapılan eylemler buna delalet ediyor. Derin tartışmalara da dikkatinizi çekerim... Normalleşme süreci başlamış olsa da, hâlâ daha varlığını sürdüren kırılgan ortamdan faydalanarak, insanları kamplara ayırmak ve onlar arasında gerginlik ve çatışma meydana getirmek için habire hassas kavramlar kaşınıyor, kitleler tahrik edilmek isteniyor. Trabzon Valiliği ve orada inceleme yapmakta olan TBMM heyeti, bu ilimizde sahnelenmek istenen kirli oyunu bütün yönleri ile açığa çıkarmalıdır. İlk seferinde beş kişi ile, daha sonra yirmi kişi ile ortalığı geren TAYAD üyeleri ile, gerekçesi ne olursa olsun; kendisini kolluk kuvvetleri yerine koyan, devletin yapması gereken görevi ifa etmeye kalkışan, bunun da ötesinde açıkça suç teşkil eden fiilleri işleyen, yani göstericileri linç girişiminde bulunan kişileri ve özellikle insanları kışkırtan provokatörleri, daha fazla gecikmeden kanuni muameleye tabi tutmalı ve halka da doyurucu açıklamayı yapmalıdır. Bunun bir an evvel yapılması şart. Çünkü eğer Trabzon'da sahnelenmek istenen pis oyun yeterince deşifre edilebilirse, başka yerlerde de tekrarlanmak istenen benzer durumlar, rahatlıkla önlenebilir. Bu hükümetin tam manasıyla duruma hakim olduğunun da açık bir göstergesi olacak. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu; sık sık tahriklere kapılmayın diyor. Ama eğer tahrikçilerin faaliyetleri kontrol altına alınmazsa, bu açıklamaların hiçbir etkisi olmaz. Olayları önleyici istihbarat çalışmasından başlayarak, suça karışanlar hakkında zamanında yapılacak etkili takibat, ancak caydırıcı etki yapabilir. Son olayları teşhis etmekte herkes hemfikir: Bu olaylar provokasyon... deniliyor. İyi de kimdir bu provokasyonu yürüten? Bazıları hemen işi AB'nin üzerine atmaya çalışıyor. Bazıları bu işin altında sağcılar, diğer bazıları da solcular yatıyor şeklinde yorum yapıyor. Ama belli ki, hepsi işin kolay ve ucuz tarafına sapıyor... Bu çare değil. Çare ülkenin huzurunu bozacak hareketlerin önünü tıkamak. 6 Mart'ta İstanbul'da başlatılan, daha sonra da Mersin'de ve Trabzon'da devam ettirilen fitnenin söndürülmesi için, beyanlar yerine doğru karar ve doğru uygulamaların görülmesi lazımdır. Ekranlara bayrak koymak veya her yere bayrak asmak veya kin ve nefret uyandıracak ölçüsüz tepkiler vermekle sonuç alınamayacağı ortada. Onun için hamaseti ve kolaycılığı bırakmak gerekiyor. Bazı vatandaşlar kolayca tahriklere kapılabilir. Çünkü kitle psikolojisi denen bir gerçek var. Sokaktaki kişi bireysel olarak bu tür olayları doğru şekilde analiz edemeyebilir. Ama yetkililerin böyle bir mazereti yoktur. Onların tepkisi farklı olmalıdır. Bu fark ölçü ve hukuktur. Kararlılıktır. Geçmişte eyyamcılık yapıp sloganla işi yürütmeye kalkışanlar maalesef ülkeye çok pahalıya mal oldular. Bugünkü idarecilerin aynı hatayı tekrarlama lüksü yoktur! Çünkü bu kadarı da fazla olur gerçekten!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.