Bu kaset işi çok fesat iş!..

A -
A +

Siyasette belden aşağı vuruşlar, çok tehlikeli bir hâl almaya başladı... Deniz Baykal'ı CHP liderliğinden eden kasetle başlayan süreç, ürkütücü boyutlara varmak üzere. Son olarak MHP'nin iki genel başkan yardımcısını aynı anda siyasetin dışına atan, sadece bununla da bırakmayıp ailevi düzenlerini de altüst eden, hatta can güvenliklerini dahi tehlikeye atan bir kaset bomba gibi patladı. Bunun şoku devam ederken, bu defa MHP'nin başka iki yöneticisini hedef alan kaset piyasaya sızdı! Ortalık toz duman... Daha da kötüsü bu tarz kasetlerin devamının da olması. Fısıltı ve söylentilere bakılırsa, yalnızca MHP üst düzey yönetimini ve mensuplarını hedef alan, en az altı tane daha kaset varmış. Yine dolaşan söylentiye göre, bunlar da belli periyotlarla sızdırılacakmış. MHP Genel Başkanı Bahçeli, bekleneceği gibi bu kasetlere ateş püskürüyor. Aynı zamanda bu kasetlerle birlikte, partisine karşı kurulan komploları kendince teşhis ve ifşa etmeye çalışıyor. Bu mealde kimi isim ve adresler de veriyor. Fakat şu ana kadar bu kasetlerin kaynağı ile ilgili, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapılmış değil. Kaset olayları tek kelime ile kirli ve pis iş. Siyasete ve toplumsal barışa çok büyük zararları oluyor, olacak. Ülke siyasetinin bir an evvel bu seviyesiz yöntemlerden kurtulması lazım. Ancak ne yazık ki, belaltı vuruşlarla hedefe gitmek isteyenler, hiç de vazgeçecek gibi görünmüyor. Diğer taraftan CHP Genel başkan Yardımcısı Süheyl Batum, kasetlerden AK Parti'nin yararlandığını öne sürerek; "Bunların sorumlusu iktidardır..." gibi çok absürd bir çıkarsama yapmış. Görünen o ki, ne CHP ne de MHP gerçeklerle yüzleşmeye hazır değil. Onun için de suçluyu hep başka yerde arıyor. Oysa biraz gerçekçi hareket edilse, kimin nerede ne işler çevirdiği derhal görülecek... Kim bilir belki de her şeyi biliyorlar! MEHMET ORUÇ... Peş peşe büyük kayıplar veriyoruz. Sonuncusu kıymetli yazarımız Mehmet Oruç oldu. Sekiz ay önce bir gün kapıdan içeri girdi. Bitkin bir hâli vardı. Kısa bir hasbihalde bulunduk. "Herhalde grip oldum, biraz halsiz düştüm..." dedi. Kim bilebilirdi ki, amansız hastalığın pençesine düşmüş. İki gün sonra fenalaştığını duyduk. Ve acı gerçeği öğrendik... Yaklaşık on gün önce Durmuş Tozar ağabey ile evine ziyarete gittik. Artık iyice bitkindi. Zaten doktorlar da yapılacak bir şey olmadığını bildirerek evine götürülmesini tavsiye etmişler... O halde iken bile, bu memleketin milli ve manevi değerleri ile ilgili mevzulardan bahsetti. Yazmak istediği bazı konuları dile getirdi. Kendisini yormamak için uzun oturmadık. Helalleşip ayrıldık... Mehmet Oruç, bir hizmet insanı idi. Özellikle gençlere çok büyük emek verdi. Kitaplarıyla, makaleleriyle; sohbetleriyle ve örnek hayatıyla, hep hayırla yâd edilecek... Allahü teâla gani gani rahmet eylesin!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.