Bu maç karakolda bile bitmez!

A -
A +

Futbol maçından bahsetmiyorum elbet. Mevzu CHP kurultayları... Parti Grup toplantıları dahi haftada bir yapılırken, CHP kendisine ait rekorları yenileyerek iki gün içinde, iki adet kurultay yapma başarısını(!) gösterdi... Peki, mesele halloldu mu? Ne gezer!.. Asıl mesele şimdi başlıyor. Zira bu tüzük kurultayları ile birlikte, tasfiye ve bölünme süreci fiilen başlamış bulunuyor. Eğer, "Görünmeyen bir el Kemal Kılıçdaroğlu'na bir kere daha destek vererek, onun genel başkanlığını tescil ettirdi..." türünden komplo teorileriyle durumu açıklamak gibi kolaycılığa kapılmazsanız, durum özetle şudur: Baykal ve Sav, bir kere daha kendi elleriyle seçmiş oldukları delegeler tarafından tuş edildiler! O delegeler, en azından şimdilik güçlü pozisyonda olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin yanında yer aldılar. Esasen Baykal ve Sav'ın siyasi ikbal açısından, artık bir umut vermediğini gören delegelerin bu tavır değiştirmesini de anlamak mümkün. Her şey meydanda... Güreş minderde veya meydanda tutulur. Boks maçı ringde yapılır. Kurultay mücadelesi de kongre salonunda yapılır. Ama Baykal o salona gelmedi... Önder Sav ise, mücadeleyi bir otelin lobisinden yürütmeye çalıştı... Sav ve ekibi adına adeta şövalyelik yapmaya çalışan Mersin Milletvekili İsa Gök, kolayca derdest edilip salon dışına konuluverdi. Dün, Baykal adına bir nevi bayrak gösterme teşebbüsünde bulunan Savcı Sayan'ın cılız gösterisi ise, kayda değer bir durum değil! Velhasıl, 2010 Mayıs'ındaki kaset darbesiyle yolu açılan Kılıçdaroğlu, daha önce Parti Meclisini değiştirme operasyonunda olduğu gibi, bu defa da Baykal ve Sav cephelerine kesin üstünlük sağlayarak, partide ipleri daha kuvvetli şekilde eline geçirdi. Bundan sonra ilçe ve il kongreleriyle delege yapısı tamamen değişecek. Yani Baykal-Sav ikilisinin izleri büsbütün silinecek. Haziran ayındaki seçimli kurultayda Kılıçdaroğlu, hiç zorlanmadan koltuğunu koruyabilecek... Ama bir şartla! Şayet olağanüstü yeni durumlar olmazsa... Hatırlayınız, Baykal kendisini en güçlü hissettiği bir zamanda, bir kaset darbesiyle birdenbire saf dışı bırakıldı!.. Şimdi merak edilen husus şu: Bundan sonra ne olacak? Parti bölünecek mi? Bölünürse, asıl CHP hangisi olacak veya en hakiki öz CHP kimde kalacak? Öyle ya, Sav diyor ki: "Onlar geçici, asıl ev sahibi bizleriz." Bizler dediği kimler? Hem ev sahipliğinin tapusu var mı? "Sel gider, kum kalır" diyor, ama manzara öyle görünmüyor. Bu arada Sav ekibinden Şahin Mengü, "Kılıçdaroğlu bugünden sonra CHP genel başkanı değil..." açıklamasını yaptı. Kurultay salonunda karakolluk olacak kadar kavga çıkmaması, Kılıçdaroğlu'nu çok memnun etti, ama karşı taraf olayı mahkemeye götürecek. Buradan da bir sonuç alamazlarsa (Ki, almaları zor görünüyor. İ.K.) tek çare vuruşarak çekilme kalıyor. Yani bölünme ve parçalanma!.. Kılıçdaroğlu da, kılıcı çektiğini ilan etti. Partide problem çıkaranları affetmeyeceğim dedi. Mesela İsa Gök için ihraç yolu görünüyor olabilir... Diğer taraftan, partinin tepesindeki ilk üç ismin Alevi olmasının (Kılıçdaroğlu, Matkap ve Toprak), CHP'yi bir zamanların Birlik Partisi görüntüsüne soktuğunu düşünenler var. Şahin Mengü, İsa Gök vs. Netice: Bitmedi, yeni başlıyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.