Bu ne menem savdır Sayın Sav!

A -
A +

CHP'nin kıdemli genel sekreteri Sayın Önder Sav, nadiren çıktığı siyasi gezilerinden birinde, Başbakan Erdoğan'a karşı şiirsel(!) bir konuşma döktürmüş: "Evlerinin önü yoldur, yolun sonu karakoldur..." Evlerin önü her zaman yol mudur? Öyle olmadığını şu türkü bize gösteriyor: "Evlerinin önü yonca/ Yonca kalkmış dam boyunca/ Bu yoncayı kim biçecek/ Celal oğlan olmayınca..." Önce Sav'ın konuşmasına bakalım, sonra yol mevzuuna devam ederiz. Haber 7.com sitesinin yazdığına göre; Ana Muhalefet Partisinin genel sekreteri, beraberinde tam on altı milletvekili ile, Kırıkkale'nin Hasandede beldesinde partinin belde örgütünün binasını hizmete açmış. Bu açış töreninde de açmış ağzını yummuş gözünü!.. Hükümetin ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın herkesin dünyasını kararttığını savunarak, bakınız neler demiş: "Ama o Kasımpaşalı'nın 'ananı al da git' git dediği insan kalacak ancak o Emine hanımı alıp gidecektir..." Önder Sav, Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla Başbakan Erdoğan'ı hedef alarak şöyle demiş: "Raflardaki bu dosyalarınla Çankaya'ya çıkamazsın, o dosyaların altında ezilir kalırsın. Hani bir türkü var ya, (evlerin önü yoldur, yolun sonu karakoldur.) işte sizin yolunuz da karakola çıkacaktır.! CHP'nin üzerinden geçmeden Türkiye'yi Atatürk'ten vazgeçiremezler. Onun yolundan döndüremezler. Atatürkün kurduğu parti daha hâlâ ayakta, dimdik duruyor. Onu kimse yıkamayacaktır. ( Hayda!.. Acaba kim yıkmak istiyor? Niçin yıkmak istiyor?) Türkiye İstanbul Belediyesi değil, İstanbul'u parsellediğin gibi Türkiye'yi parselleyemeyeceksin. Seni o Cüneyt Zapsu da kurtaramayacak. İşte buradan ilan ediyorum. Tayyip Erdoğan ve saz ekibini Kızılırmak'a doğru atacağız..." Dikkat ediniz bu konuşmayı ülkenin ana muhalefet partisinin genel sekreteri sıfatını taşıyan; yaşı yetmişi aşmış; yılların siyasetçisi ve üstelik hukukçu bir kişi yapıyor. Sav'a göre, Başbakan kadastrocu mu, yoksa orkestra şefi mi? Hem Yeşilırmak değil de niçin Kızılırmak'a doğru atmaya çalışıyor?! Düşünün bu konuşmayı yapan kişi ve partisi, sürekli olarak Erdoğan'ı sert konuşmakla ve ortalığı germekle suçluyor... Önder Sav'ın hukukçu olduğunu yukarıda belirttim. Yanlış hatırlamıyorsam Barolar Birliği başkanlığı da yaptı. Ama yanlış terminoloji kullanıyor. Eğer dosyaları kastediyorsa, Erdoğan'ın yolunun karakola değil, olsa olsa mahkemeye düşmesi gerekir. Erdoğan'ı savunmak üstüme vazife değil ama; yılların hukukçusu Sav'a bu yaklaşımı yakıştıramadım. Yani bir hukukçu olarak rahatsız oldum. Çünkü, hukukçu olarak herkesten önce Sayın Sav'ın çok iyi bilmesi gereken şey şudur: Bir kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadıkça; dosya sayısına göre suçlu ilan edilemez. Kaldı ki, hukukta ispat külfeti diye, bir değişmez kaide vardır. Sav, yeni sözcükleri kullanmayı çok sever. Baro başkanlığı döneminden hatırlıyorum: sırf kelimelere takılarak bazılarını müdde-i umumi ve mustantik (sorgu hakimi), bazılarını da savcı ve yargıç diye tanımlamaya kalkışmıştı... Ve herhalde hukuk fakültesinde öğrenci olduğu 1950'li yıllarda kendisine ders veren hocalarının kullandığı o tabirleri küçümsemeye çalışarak!... Haydi onun sözcükleriyle söyleyelim: ortaya bir sav atan, o savını kanıtlamakla yükümlüdür... Şu halde ileri sürdüğünüz bu savlar ne menem savlardır? Kanıtları var mıdır? Evlerin önündeki yol için söylenecek çok şey var ama; biz burada Musa Eroğlu'nun popüler türküsü ile yetinelim: "Bana ne yazdan bahardan/ Bana ne borandan kardan/ Aşağıdan yukarıdan/ Yolun sonu gözüküyor..." DYP Lideri Mehmet Ağar; CHP'nin 367 vs. iddialarla işi karakola, pardon mahkemelere taşırma niyetine karşı şu uyarıda bulunuyor: "Siyasetin hesabının görüleceği yer, mahkemeler değil, sandıktır..." Tepeden siyaset tanzimi devrinin 2002 seçimleri ile bittiğini hatırlatan Sayın Ağar, Türkiye'nin demokrasi dışı hiçbir şeye heves etmemesi ve demokratik teamülleri zedelememesi gerektiğini ifade ediyor... Son bir not, Önder Sav, Hasandede beldesinin üzümlerinden özel olarak yapılan şarabın da tadına bakmış ve daha sonra beldeye adını veren Hasandede türbesini ziyaret etmiş. Şarap, türbe, laiklik... karışık bir durum!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.