Hükümetle medya arasındaki tartışma kulvar değiştirdi... Bir süre önce, (Başbakandan randevu alamıyoruz, etrafına duvar örülmüş...) şeklinde, bilhassa Tayyip Erdoğan'ın danışmanlarını hedef alan suçlamalarla başlayan diyalog(!), Erdoğan'ın bir açıklamasıyla bir anda başka bir mecraya döküldü. Başbakan ithamlara cevap verirken, uzun süre gündemi işgal edecek bir beyanda bulundu; "Gazeteci gibi randevu alıp iş takibi için geliyorlar!.." dedi. İşte bu söz medya dünyasında bomba gibi patladı. Günlerden beri, herkes kendi tarafından ve işine geldiği gibi bu cümleyi ele alıp yorum yapmaya çalışıyor. Erdoğan'a karşılık vermek üzere en fazla telaffuz edilen cümle şu: "Kim bu iş takibi yapan gazeteciler? Açıklayın da ayıklayalım!" Breh breh... İşin aslını bilmeyenler bu meydan okumanın sahici olduğunu zanneder. Oysa bu soruyu soranlar, iş takibi yapanların kim olduğunu en iyi bilenler. Ama bile bile insanların zekasıyla alay edercesine bu sahte kabadayılığı yapıyorlar. Nitekim bazı meslektaşlarımız, isim de vererek bunlara sesleniyorlar ve etrafınıza bir bakarsanız, yazı yazdığınız mekanın civarına bir göz atarsanız iş takipçilerinin kim olduğunu hemen görürsünüz diye tavsiyede bulunuyorlar. Dahası geçmişte iş takip ettikleri tesbit edilenler ve bunu itiraf edenlerin beyanlarını arşivlerden çıkarıp tekrar halkın dikkatine sunan yazarlar da var. Ancak buna rağmen hiçbir şey olmamış gibi, sureti haktan görünme gayretinde olan kalemşorlar kuru sıkı atmaya devam ediyorlar! Hem suçlu hem güçlü kabilinden bunlar, başbakanın mutlaka isim açıklamasını istiyorlar. Ve işi o kadar ileriye götürüyorlar ki, Erdoğan'ın isim açıklamamasını, "kirlenmiş gazetecileri rehin almak istiyor" diye bir suçlamaya da malzeme yapıyorlar. Vay vay vaay! Kimbilir daha ne sivri laflar duyacağız. İnsanı rahatsız eden şey şu; yıllar yılı gazeteciliği bir silah gibi kullananların, bununla siyaseti etkileyip yönlendirmeye, hizaya getirmeye; bu da olmazsa antidemokratik yollarla bertaraf etmeye kalkışanların, şimdilerde mesleğin saygınlığını koruma adına ciddi ciddi mücadele veriyor görüntüsü çizmeleri... Gazetecilik mesleğini korumak adına başka hedefleri kovalama gayretlerinin fark edilmediğini zannediyorlar. Türk halkı gerçekten bu kadar saf olabilir mi? Bir de şu var; diyelim ki başbakan gazeteci gibi davranıp iş takipçiliği yapanları isim isim açıkladı; peki mesele bitecek mi? Kesinlikle hayır. Bırakın salt başbakanın açıklamasını, o iş takipçilerinin neler söylediklerini, neler istediklerini noter tasdiki ile ispatlasa bile kimseye kabul ettiremez. Burası garip bir ülke, ne noter tasdikiyle ne kamera tesbitiyle, cürm-ü meşhut olanların mesela bankasından çuvalla para kaçırırken güvenlik kamerasına yakalananların bile suçunun ispat edilemediği bir yerde, siz olağan olmayan yollardan birşeyler kotarmak isteyenlere etik kuralları çiğnediğini itiraf ettiremezsiniz. Bakmayın siz "açıkla-ayıklayalım) kabadayılanmalarına; onlar da boş laf. Sistemin parçası ve aleti olanlar sistemi ne değiştirebilir ne de ıslah edebilir. Bazıları iyi niyetle birtakım gayretlere girişebilir tabii, ancak geçmişte olduğu gibi bugün de, sadece iyi niyetle sonuç alınamayacağını bilmeliyiz. Gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına yansıtılan rahatsızlıkları doğru okumak gerekiyor. Ne zina tartışmaları, ne ceza kanunundaki özgürlük bahisleri, ne derin devlet hatırlatmaları doğrudan medya etiği ile alakalı değil. Bu tartışmalar üzerinden verilmek istenen mesaj başka, alınmak istenen sonuçlar başka. Bir kere ikiyüzlülüğün altını çizmek gerekiyor. Gazeteciliği bizzat istismar edenler, bu mesleği nasıl temize çıkaracak söyler misiniz? Özetlemek gerekirse bu tartışmaların sonu gelmez. Ve bu tartışmalardan bir netice de çıkmaz. Bazıları zevahiri kurtarmak için yazıp-çizmeye, altından kalkamayacakları sözler söylemeye devam edecek. Bunu ilk defa da yaşamıyoruz. Çeşitli iktidarlar döneminde buna benzer veya konusu farklı olsa bile tarzı aynı olan çook kavgalar yaşandı. Bu kavgalarda iktidarlar da, siyaset de çok zarar gördü. Ama esasen kazançlı çıktığı zannedilen medya da hep zarar gördü. Çünkü meslekteki itibar aşınması günümüzdeki durumuna geldi. Mevcut durum bir girdaba benziyor. Bunun içinden çıkmak ne yazık ki kolay değil.