Bugün bayram...

A -
A +

Küçük yaşlarda iken, büyüklerimizden hep şöyle duyardık; "Ramazan ayı çabuk geçti..." Sayılı günler çabuk geçer diye genel bir anlayış vardır. Galiba ramazan ayı bu sene çok daha çabuk geçti. Üstelik bu yıl bir gün de eksikti! 29 günde tamamlandı. Ve bugün bayram.... Acaba "Bayram"ı kimler nasıl anlıyor-algılıyor?! Mesela 7.6 büyüklüğündeki depremle yıkılan Azad Keşmir'in başşehri Muzafferabad'da, dondurucu soğuk altında; aç ve açıkta kalan binlerce çocuk bayramdan haberdar olabilir mi? O çocukların anne ve babaları bayram günlerinde neler hissedecek? Bu soruyu Pakistan'ın hükümet merkezi olan İslamabad'daki felaketzedeler için de tekrarlamak mümkün. Aynı soruları Afganistan'da benzer şartlar içinde bulunan çocuklar için de sormak lazım diyebiliriz ama; onlar zaten senelerdir acı üstüne acı yaşayarak büyüyorlar. Zelzele de ilave olarak geldi. Çeyrek asırdan beri o acılar dinmediği için; bu çocukların çoğu büyüdü, ergenlik ve delikanlılık çağlarını da geride bıraktı. Ama hep acı içinde yoğrularak!.. Orta Doğu'ya, Filistin'e gelirsek; bu acılar içinde geçen ömürler yarım asrı devirdi. Yani acının içine doğan çocuklar, gençlik ve olgunluk çağlarını da geride bıraktı. Artık onların çocukları, hatta torunları da aynı acıyı yaşıyor. Ama bayramı, bayramları doyasıya yaşayamıyor. Kimileri hiç yaşayamıyor, çünkü daha kundakta iken bazen kurşunla, bazen bomba ile öldürülüyor. Son üç yıldır Irak'taki çocuklar da aynı acıları paylaşıyor! Nicedir Çeçenistan'daki çocuklar da öyle... Oysa çocuklar bayramlığını giyince ve bayram şekeri yiyince sevinir, mutlu olur. Görülüyor ki, ramazanın ve onun bayramının kudsiyetine inananların ekseriyette olduğu coğrafi parçaların pek çoğunda, insanlar ve özellikle çocuklar, esas mahiyeti sevinç ve sürur olan bayramı, bu duygularla algılayamıyor. Yazık!.. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı İslam dininin bayramlarıdır. Acı gerçek şu ki, dünyanın birçok yerindeki Müslümanlar, bazen tabii afetler; kimi zaman da insanlar ve onların yönettiği devletler eliyle meydana getirilen felaketler yüzünden bayram yapamıyor. Manevi sıkıntılar içinde kıvrandığı, yahut maddi zorluklarla boğuştuğu için sevinemeyen, bu mutluluğu yaşayamayanların yanında, bayramı hakiki manası dışında; sadece bir tatil vesilesi olarak görenler de az değil... Oysa kültürümüzde ve örfümüzde dini bayramlar, tatil-turizm ve eğlence kavramlarının ötesinde ve üstünde manalar ifade eder. Bu sebeple bayramlardaki davranış biçimleri de kudsi vazifelerin ifası ve yüksek değerlerin paylaşılmasına dönük olur. Ebeveyn ziyaretlerinde küçükler büyüklere hürmetlerini, büyükler de onlara muhabbetlerini sunar. Hasta, yaşlı, yalnız, kimsesiz ve muhtaç kişiler de unutulmaz, kapıları çalınıp hal ve hatırları sorulur, imkan dahilinde hediyeleri verilir. Dargınlar, küskünler barışır. Düşmanlık ve husumetlerin yerini dostluk ve kaynaşma alır. Seyahatler tatil için değil, "sıla-i rahm" maksadıyla yapılır. Memleketteki ana-baba, akraba-i taallükat hayatta ise elleri öpülüp duası alınır, vefat etmişlerse kabirleri ziyaret edilip fatihalar okunur. Hasılı bayramlarda böyle sevinilir ve sevindirilir. Fakat zamanla bu anlayışın dışındaki eğilimlerin giderek arttığını, bayramı bu mana ve mahiyetin tamamen dışında; tatil ve eğlence fırsatı olarak görenlerin çoğaldığını görüyoruz. Mesela bu seneki bayram günleri için turizm acentelerinin programlarına baktığınızda, içerde Bodrum-Antalya gibi, Ege ve Akdeniz bölgesindeki turistik yörelerin öne çıktığını; bu arada şarkıcı ve türkücülerin bu bölgedeki lüks otellerde sahne alacakları duyurularını görüyorsunuz. Ülke dışında ise, Singapur, Bangkok (Tayland), Hong Kong, Bali (Endonezya) gibi uzak doğuda eğlence merkezleriyle ünlü yerlerin ve Amsterdam, Roma ve Milano gibi yine eğlence yönü öne çıkan Avrupa şehirlerinin moda olduğunu müşahede ediyorsunuz... Görüldüğü gibi bu yaklaşım, bayramda evde kalıp misafir bekleme veya dost-akraba ziyaretine gitme anlayışından çok ama çok farklı. Vaktiyle Gürbüz Azak Bey, dini bayramları turistik seyahat fırsatı belleyenler için şöyle yazmıştı: "Kaçın, beyler kaçın! Bayram geliyor. Evlerinizin kapısını kapayıp bir an evvel tatil beldelerine kapağı atın. Olur ki size ziyarete gelmeyi düşünenler vardır. Onlar gelmeden elinizi çabuk tutun..." Belki aynı cümlelerle değil ama, tamamen bu manaya gelen şeyler söylemişti. Azak'ın o yazıyı yazdığı yıllarda, turistik bayram anlayışı bu kadar yaygınlaşmamıştı!.. Bir de "lümpen takılan" kesimler var ki; onlar için de ramazan geceleri, eğlencenin azaldığı zamanlardır. Bunlar da bir an evvel vur patlasın-çal oynasın ortamını yakalayabilmek için bayramın sür'atle geçmesini bekliyor! Evet... Görüldüğü gibi "Bayram" mefhumu birbirinden hayli farklı manalarda algılanıyor. Temennimiz, Ramazan Bayramının ihtiva ettiği bütün yüce değerlerle birlikte doğru şekilde anlaşılması, yaşanması ve paylaşılmasıdır. Hepinizin bayramı mübarek olsun, nice bayramlara...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.