Bunlara gerek yok!..

A -
A +

Memlekette bunca tartışma varken, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'in de, âdeta bir muhalefet unsuru gibi, yeni tartışmaların tetikleyicisi veya onların bir parçası gibi sahne almasına gerçekten lüzum var mıydı?! Bir müddet önce, yine Sayın Demirel'in yadırganan bir beyanını (Galiba Ahmet Necdet Sezer'in; bireyin ibadet özgürlüğüne, kamu düzeni adına yasaklama getirtilebilir... türünden, çok tepki çeken açıklamasına; "Sezer doğru söylüyor..." diyerek destek vermesiydi): Bir gazete "Reklam kokan hareketler!" başlığı ile vermişti. Komedyen Cem Yılmaz'ın rol aldığı reklam filminde geçen bir cümle idi o başlık. Bugünkü yazımızın başlığı da yine o reklamı hatırlatsa bile, biz farklı bir noktaya işaret etmek istiyoruz... O da şu; lüzumsuz tartışmalara, kafa karıştırmalara gerçekten gerek yok. Şüphesiz Süleyman Demirel, 40 küsur yıllık politika tecrübesi ile ve eski bir cumhurbaşkanı olarak, konumuyla mütenasip şekilde; ülkenin fikri ve siyasi tartışmalarına katkıda bulunabilir. Ama, eğer aynı Demirel kırk yıl boyunca üzerinden siyaset yaptığı muhafazakâr kesimle taban tabana zıtlaşarak; yine muhafazakâr bir hüviyete sahip olan bugünkü iktidara karşı amansızca muhalefet üretmeye kalkışarak bunu yaparsa, elbette yadırganır ve rahatsızlık verir!.. Nitekim Radikal gazetesi yazarı Avni Özgürel, Habertürk'e yaptığı değerlendirmede, Demirel'in "Başı örtülü olarak okumak isteyen Suudi Arabistan'a gitsin..." mealindeki açıklamasını, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir akil adamın sözleri ile bağdaştıramadığını ve son derece yadırgadığını belirtti. Özgürel, Demirel'in bu tür açıklamalarının cumhurbaşkanlığı seçimi ile bağlantılı olarak gündeme geldiğini ve bunun yaklaşan bir fırtınanın habercisi olduğunu da ilave etmiş... Demirel'in aynı açıklamasına dün peş peşe çok sert tepkiler geldi. Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri, bunu "Demirel'in doyumsuz hırsı" ile irtibatlandırırken, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da, son derece sert ifadelerle tepki gösterdi. Yazıcıoğlu; "Siz kimsiniz ki, hangi hak ve yetkiyle bu vatanın öz evlatlarına başka yer ve yurt gösteriyorsunuz. Çok istiyorsanız şapkanızı alın, siz gidin..." Muhsin Yazıcıoğlu gibi, sağduyu ve sükuneti ile tanınan bir parti liderinin böyle bir tepki vermesi, hakikaten çok dikkat çekicidir! Peki bu çıkışları Demirel niçin yapıyor acaba? Başbakan Erdoğan da dün partisinin grup toplantısında bu soruya cevap arıyor gibi idi... Erdoğan, 9. Cumhurbaşkanının bu çıkışlarının altında "eğer kardeş ve yeğen meselesi" yatıyorsa, bunun kendileriyle değil, yargı ile alakalı olduğunu söylüyordu. Diğer taraftan Erdoğan çeşitli ihtimallere işaret ederek Demirel'in hangi saikle bu davranışlara yöneldiğini anlamaya çalışıyordu. Eğer muhalefetin oluşmamasından rahatsızlık duyuyor idiyse, bu şekilde değil, doğrudan meydanlara çıkıp açık açık konuşması gerektiğini hatırlatıyordu. Gerçi Sayın Demirel de zaman zaman "miting meydanlarını özlediğini" ifade ediyor ama, doğrusunu söylemek gerekirse, hali hazırdaki konumuyla bir muhalefet partisi gibi, sivri çıkışlar yapması ortamı geriyor. Bu durum rahatsızlık verici... Hangi Demirel? Yıllar yılı, "Bu ülkede halk din ve vicdan yönünden olabildiği kadar hür olmalıdır... İsteyen her vatandaşım göğsünü gere gere ben Müslümanım diyebilmelidir..." diyen ve hemen her miting meydanında bayrağa sarılı mushafı üç defa öpüp başına koyduktan sonra, konuşmaya başlayan Süleyman Demirel, acaba ne oldu da bugün halkın muhafazakâr kesimi ile böylesine ters düşüyor? Yani "Hangi Demirel gerçek Demirel acaba?" Mushaf-ı şerifi öperek konuşmaya başlayan mı, dokuzuncu Senfoniyi "işte modernlik budur" deyip takdim eden mi? Bu ülkede din ve vicdan olabildiği kadar hür olmalıdır, diyen Demirel mi, yoksa "Bireyin ibadet hürriyeti kısıtlanabilir..." fikrini tasdik eden Demirel mi? Hangisi? 1970'lerdeki Demirel mi? 1990'lar daki ve/veya 2000'lerdeki Demirel mi? Rus matruşkalarını bilirsiniz... İç içe geçmiş portrelerdir. Birini kaldırırsınız, altından bir başkası çıkar!.. Şimdilerde basında Demirel ismi etrafında yapılan tartışmalarda, böylesine değişken portrelerden bahsediliyor. Acaba Sayın Demirel bu tartışmaları nasıl değerlendiriyor? Bir yerde kendisi bu tartışmalara kapı açmakla neyin hesabını yapıyor? Bütün bunlara niye gerek duyuyor? Bu soruların cevabını hakikaten merak ediyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.