Orta Doğu'da tarih boyunca hep büyük oyunlar oynanmıştır. Ancak o oyunu oynayan büyük güçlerin hemen hepsi ya tamamen kaybolup gitmiştir, yahut "küresel aktör olma" çapını kaybetmiştir. Vaktiyle Fransızlar Orta Doğu'daki büyük oyunların aktörlerinden biri idi. Almanlar hakeza... Peki şimdilerde durum nedir? Avrupa Birliği'nin "çelik çekirdeği" olarak bilinen Fransa ve Almanya; hali hazırda Orta Doğu'da birinci sınıf aktör müdür? Nerdeee!.. Fransa, ABD'nin Irak işgaline ilk başlarda bir direnç göstermek istedi. Ancak bunu başaramayınca, tam bir "u dönüşü" yaparak, Amerika'nın gölgesinde Irak'tan pay kapmaya çalıştı. Bunun için bir dönem kendi manda yönetimi altında olan Suriye'yi yem olarak kullandı. Suriye'nin Lübnan'daki askerlerini geri çekmesi için ABD ile birlikte, BM'nin 1559 sayılı kararına öncülük etti. Bu politikayı hâlâ devam ettirmeye çalışan Chirac geçen gün Suriye'yi "güvenilmez ülke" diye itham etti. Peki Chirac'ın eline ne geçti? Hiç! Şimdilerde Lübnan'da tutunmaya çalışıyor... Diğer taraftan Almanya için de durum farklı değil. Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad İsrail'e "düşman" dediği için bu ülkeye yapacağı ziyareti iptal etmiş... Alınganlık bu kadar olur! İsrail ile Suriye geçmişte defalarca savaştı. Halen aralarında ateşkes hüküm sürüyor. Bir barış anlaşması yapılmadığına göre, iki ülkenin karşılıklı "düşman" statüsü inkâr edilebilir mi? Ama nedense Alman hariciye bakanı bu durumu kabullenmekte zorlanmış. İsrail Başbakanı Olmert de birkaç gün önce bir jest yaparak; "Lübnan'a neden Alman askeri gelmesin..." demişti. Almanya'da iktidarı devralan Angela Merkel, her fırsatta Bush'a şirin görünmeye çalışıyor. Şu ana kadar ne elde ettiği belli değil. Sadece G-8 zirvesi sırasında Bush kendisine omuz masajı yaparak bir jestte bulundu o kadar! Geliniz ABD'nin Avrupa'ya (Fransa ve Almanya'ya) nasıl bir rol biçtiğine biraz yakından bakalım: Jimmy Carter'in Güvenlik Danışmanı Z. Brzezinsky Büyük Satranç Tahtası (Sabah Yayıncılık) isimli kitabının 46. vd. sayfalarında özetle şöyle der: "... Amerika Birleşik devletleri coğrafya açısından yalnızca Avrupa'ya Amerika'dan daha yakın bir bölge değil, aynı zamanda çeşitli Avrupa devletlerinin uzun vadeli çıkarlarının bulunduğu bir bölge olan Orta Doğu'da liderliği Avrupa ile paylaşmaya hazır mıdır? Akla hemen İsrail gelmektedir. İran ve Irak konusundaki Avrupa fraklılıkları da, Amerika Birleşik Devletleri tarafından eşitler arasındaki bir konu değil, bir boyun eğmeyiş olarak ele alınmıştır... Bütün bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde Almanya ve Fransa'nın dikkatli yönetilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır..." Zbigniew Brzezinsky, halen Büyük Orta Doğu Projesi'ni yöneten muahafazakâr kanadın (neo con) izlediği stratejiyi ise, "anında demokrasi" olarak nitelendiriyor ve ileri sürdüğü bazı gerekçelerle de eleştiriyor. "Anında demokrasi, sabırsızca dayatılan demokrasidir. Bu istenmeyen bazı sonuçlar doğurabilir" diyor. Oynanmak istenen oyunların büyük olması veya oyunu oynayan aktörlerin büyük olması, bunların her zaman tutacağına dair bir güvence teşkil etmez elbette!.. Amerika büyük oyunlar tezgâhlıyor. Büyük Orta Doğu Projesi (BOP yahut GOP) bunlardan biri. Ama görüldüğü gibi daha ilk hamlelerde projeler bir bir çöküyor. ABD'ye yakın durarak, yahut onunla iyi geçinerek, birtakım tavizler vererek "aktör" olmaya çalışan AB'nin çelik çekirdeği ülkelerin de dikkat etmesi gerekiyor... Bugün ABD'ye şirin görünmeye çalışan Almanya ve Fransa, yarınlarda Avrupa Birliği olarak, daha yakın durulması gereken güç ve bloklar teşekkül ettiğinde şaşkınlığa düşebilir. Tekrar "u dönüşü" yapmak zorunda kalabilirler. Zira bu büyük oyunun karşısında geliştirilen başka stratejileri unutmamak gerekiyor. O başka stratejiler ayrı bir yazının konusu. Ama bugünden şunu söyleyelim; Dünya yalızca Amerika ve Avrupa'dan ibaret değil. Asya'yı ve Asya'daki güçleri dikkatle izlemek gerekiyor... Chirac yanlışta ısrar ederse kesin emekliliğe ayrılacak görünüyor. Merkel de bu gidişle erken emekli olacak gibi!..