Canavar yeniden görünmüş!..

A -
A +

Evet, canavar yeniden görünmüş... Kim veya kimler görmüş, ne zaman görmüş, nasıl görmüş, hatta neyi görmüş pek belli değil ama; dediklerine göre canavarı görmüşler, yahut canavar onlara görünmüş... Hangi canavardan bahsettiğimizi anlamış olmalısınız. Bu canavar, çeyrek asır boyunca siyasilerin korkulu rüyası olan ve halkın sofrasında ne var ne yok süpüren enflasyon canavarı değil. Bu canavar, her gün yollarda dehşet saçan trafik canavarı da değil. Çünkü trafik canavarı, günün her saatinde, ülkenin her yerinde zaten sürekli görülüyor, daha doğrusu görüntüden hiç çıkmıyor. Onun için de sıradanlaştı maalesef ve bugünkü konumuz da değil. Bizim anlatmaya çalıştığımız Van Gölü canavarı!.. Hani şu birkaç sene evvel görünen, yahut göründüğü rivayet edilen; hakkında pek çok hikaye yazılan; böylece bazı insanların kafasında gerçeğe dönüşen hatta ve hatta neredeyse üzerinde birtakım bilimsel teoriler bile üretilmeye kalkışılan (Sahi böyle bir şey oldu mu?!) o meşhur canavar var ya... İşte o canavar (onun kardeşi veya yavrusu da olamaz mı?) yeniden görünmüş! Şimdi cevabı merak edilen pek çok soru var: Her şeyden önce bu meçhul canavar (pardon malum canavar - çünkü şekli şemaili konusunda bu kadar çok hikaye uydurulan bir canavara hâlâ daha meçhul demenin izahı zordur.) neden şimdi görünme ihtiyacı duymuş? Canavarın görünmüş olmasının (yani muayene durumuna gelmesinin), muayyen zamanlarda ortaya atılan rejim tehlikesi ile bir ilişkisi olabilir mi? Küreselleşen dünyada her şey ihtimal dahilindedir şeklindeki ihtiyatlı yaklaşıma göre, mümkün olabilir... Neden olmasın! Acaba canavar muayene durumuna gelme konusunda muhayyer mi, yoksa onu görmek isteyenler tarafından görünmeye icbar mı ediliyor? Gördüğünüz gibi, bazı muhayyel şeyler bayağı gerçekmiş gibi imal-i fikir konusu olabiliyor. Muayyen zamanlarda piyasaya sürülen rejim tehlikesi ile; muhayyel bir canavarın dönemsel görünmesi, arasında; siyasi ve sosyolojik ve ideolojik açıdan hangi benzerlikler kurulabilir? Bunu siz sayın okuyucuların muhayyilesine bırakıyoruz. Biz tekrar işin mitolojik - zoolojik yönüne dönelim ve sormaya devam edelim: Sahi bu canavar niçin görünmüş olabilir? Acaba Van gölündeki su seviyesinin düşmesi sebebiyle; şu sıralarda herkesin dilinde olan su kıtlığına dikkat çekmek için, dikilip bir gövde gösterisi mi yaptı? Yoksa iyice kirlenen göl sularında bunalıp, bir nefes almak için kafasını mı kaldırdı? Bilmiyoruz, canavarı gördüğünü söyleyenlerin ifadeleri de net değil. Sadece kafasını mı gördüler, yoksa kafası ile birlikte sırtını mı? Eğer bu ikinci durum söz konusu ise, canavar kurbağalama şeklinde mi yüzüyordu? Bunu da bilmiyoruz. Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki... Bu konuda maalesef bir andıç da yok! Canavarın da hakları korunmalı!.. Van Gölü'nün her geçen gün tuzluluk derecesi artan, tuzluluk artıkça da içindeki canlıları azalan sularında bu zavallı canavar ne yer, ne içer, hiç merak eden var mı? Şimdi biz canavara zavallı dedik ya; hayvan severler hemen harekete geçip canavarın haklarının korunması için nümayiş yapar, hatta dernek bile kurabilirler. Kursunlar, kursunlar; kurmalıdırlar da! Sanki dünyada kurulu bulunan bütün dernek ve vakıflar hep sahici meselelerle mi uğraşıyor?! Her gün binlerce insanın açlıktan öldüğü bir dünyada; süs köpeklerinin stres atması için özel bakımevleri, pardon dinlenme ve eğlenme otelleri açan-açtıran; hayvancıl duygusu yüksek insanlar bu konuda derhal harekete geçebilir! Çünkü onlar da stres atmak için değişik macera ararlar... Esas endişemiz ise şudur: şayet uluslar arası çevre örgütleri, canavarın görünmüş olmasını bahane edip, "vahşi doğanın korunması amacıyla" Van Gölü ve çevresini özel ilgi alanı haline getirirse ne olacak? Merak etmeyin, güya çevrenin korunması için, insan soyunun zecri tedbirlerle azaltılmasını savunan eko - faşistlerle, çevre emperyalizminin unsurları, hayali mayali; ne olursa olsun her fırsatı değerlendirir. Bu canavarın yeniden görünmüş olma ifşaatıyla(!), en azından yıllardır, o bölgede turist kılığında cirit atan ajanlara, yeni bir fırsat peydah olmuş olmaz mı?! Şimdi gelin de çıkın işin içinden. Hadi sayın Baykal'ın sözüne kulak verip öküzün altında buzağı aramayalım ama; bu iş avcı hikayelerini de geçti. Van Gölü canavarı giderek uluslar arası bir boyut kazanacak gibi. Hatta yeni yetme ozanlar (bunlar reklamcı da olabilir...) Van'ın meşhur türküsünü de şöyle düzenleyebilirler: Vanlıyam, şanlıyam/ Gılıcı ganlıyam/ Yalnız gılıcımla değil/ Canavarımla da namlıyam... Sayın okuyucular; görüyorsunuz hayal kurmanın, yahut muhayyel tehlikelerin sınırı yok. Öyle olmasaydı, 28 Şubat döneminde Kebapçı dükkanlarından yola çıkılarak; "yeşil sermayenin rejimi tehdit ettiği" sonucuna varılabilir miydi? Onun için, buradan sesleniyoruz: Mili Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, aynı zamanda Van Milletvekili olarak, canavarın görülmesi veya şehrin turistik açıdan tanıtılması programlarını, yukarıdaki hususlar çerçevesinde tekrar gözden geçirmelidir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.