Papa'nın Türkiye gezisi kazasız belasız bitti neyse ki... Daha iki ay önce İslam dinine ve Peygamber Efendimize karşı son derece saygısız ve çirkin ifadelerde bulunan bir kimse; bir başka dinin en üst düzeydeki resmi temsilcisi olsa bile, Müslümanlar tarafından tepki görmesi normal olarak beklenen bir şeydi. Bu tepkinin ölçü ve sınırları konusunda içerde ve dışarıda çok spekülasyonlar yapılıyordu. Papa'nın gezisini takip etmek üzere ülkemize gelen yüzlerce medya mensubunun bir kısmı da; doğrusu bu vadide provokatif haberler yapmak üzere vaziyet almıştı!.. Eğer güvenlik tedbirlerinde bir zaaf oluşup, bu arada birileri (Ki, bu birinin Müslüman veya Türk vatandaşı olması da şart değildi!..) Papa'ya doğru bir yumurta veya domates dahi fırlatsaydı, büyük gümbürtü kopacaktı. Türkiye aleyhine görülmemiş yeni bir kampanya başlatılabilirdi. Bunların hiçbirisi olmadığı için elbette memnunuz. Bunun yanında Türkiye'nin hem resmi arenada, hem de sivil ortamda Papa'ya karşı gösterdiği konukseverlik ve hoşgörü, şüphesiz takdire şayandır. Hristiyan dünyanın bu durumu ne kadar değerlendireceği doğrusu merak konusudur. Gezi sırasındaki medya haberleri ve Batı âlemindeki tepkileri olumlu yönde seyretti. Bunun aksini yapmaları, tek kelime ile insafsızlık ve nankörlük olurdu! Papa da, daha önce yaptığı yanlışlığı bir nebze telafi etme noktasında bazı jestler yaptı. Türk bayrağını eline alıp sallaması, Türkçe "sizi seviyorum" demesi vb. Bunlar onun adına olumlu hareketlerdi. Bazıları Papa'nın bu tavırlarını; sanki bir lütufmuş gibi sunmaya çalışıyor ama hayır, bu tam tersine, onun Müslümanlardan özür dilemesi makamında yapması gereken asgari şeylerdi... Nitekim Papa'nın bu davranışları, gezi öncesinde ortaya çıkan tereddüt ve endişelerin yerini daha olumlu bir ortama bırakmasını sağladı. Diğer taraftan, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı kurumlarının Papa'ya karşı yaptıkları jestler ve ortaya koyduğu asil ve kararlı tavırlar, dünyanın diğer devletleri tarafından dikkatle izlenmiş olsa gerek... Tabiatıyla İslam ülkeleri de, Türkiye'nin bu alandaki rolünü bir kere daha iyice anlamıştır herhalde. Ne var ki, ülkemiz medyasında yazıp çizen bazı cahiller, hiç de iflah olacak gibi görünmüyor. Öyle şeyler saçmalıyorlar ki, gerçekten cehaletin son perdesi!.. Bir dergi Diyanet İşleri Başkanının eline foto-montajla haç verecek kadar işi azıttı. Diyanet teşkilatının haklı olarak bu çirkin yaklaşıma tepki göstermesine, diğer bazı cahiller veya İslam'a şaşı bakanlar bu defa eleştiri getirmeye çalıştılar. Neymiş efendim, bizim din adamlarımız da Papa kadar hoşgörülü ve esnek olmalıymış!.. İnsan sormadan edemiyor; ne hoşgörüsü kardeşim?! Nasıl bir hoşgörüden bahsediyorsunuz? İslam'daki hoşgörü başka hangi dinde var? Bunun belgesini Cumhurbaşkanı Nejdet Sezer'in, bir kopyasını Papa'ya verdiği; Fatih Sultan Mehmet Han'ın Bosna Hersek'teki Papazlara, beş yüz küsur sene evvel bahşettiği fermandır... O muhteşem fermanın muhtevasını bir okusunlar da hoşgörü ve esnekliğin ne olduğunu öğrensinler. Ama, içlerinde sosyal bilimlerde ihtisas yapmış etiketli yazar-yönetmenler de dahil; bunu yapmaya pek niyetli görünmüyor ne yazık ki. Onlar işkembeden atmayı sürdürüyorlar. O kadar ki, itikad ile ibadet; yani iman ile amel arasındaki farkı dahi bilmiyorlar. Kıyama durmanın ne manaya geldiğini de bilmiyorlar!.. Bir dinin esaslarına inanmak başka, o dinin ibadet rükünleri başka. Kıyam namazın bir rüknüdür. İstanbul Müftüsü ile Papa'nın Sultanahmet'te yaptıkları kıyam; namazın rüknü olan kıyam değildir. O sadece kıbleye karşı ayakta durmaktır. Zaten "kıyam"ın Türkçe'deki lugat manası, ayakta durmaktır. Haç çıkarmak ise, muharref Hristiyanlığın inanç unsurudur... Aradaki farkı iyi anlamak lazımdır!.. Fakat entel-dantellerin bunu anlama niyetleri de yoktur. İslam'daki hoşgörüye bir başka örnek de Hazreti Ömer'in (R. A.), Kudüs ziyaretinde sergilediği tavırdır. Oradaki Hristiyanlar, Büyük Halifeyi kiliselerinde namaz kılmaya davet etmiş; adalet timsali o büyük zat şöyle cevap vermiştir: "Eğer kilisenizde namaz kılarsam, onu daha sonra camiye çevirirler..." Bu sebepledir ki, Halife hazretleri kiliseyi ziyaret etmiş, ancak içinde namaz kılmamıştır... Hristiyanların aksine, Müslümanlar her yerde ibadet edebilir. Eğer namaz kılacak başka yer yoksa, kilisede de kılabilir. İslamiyeti bilmeyenler, desteksiz atıp tutmaya devam etsinler bakalım!..