Çeteler ve eski tüfekler...

A -
A +

Çete sözü son yıllarda en fazla duyduğumuz ifadelerden biri. O kadar çok ve değişik çetelerden bahsedilir oldu ki; bazen acaba yurdu baştan başa çeteler mi sardı diye insan düşünmeden edemiyor. Eskiden klasik çeteler vardı, bunlar dağlarda bayırlarda gözüne kestirdiği insanların yolunu kesip soyardı. Zamanla çeteler de konsept değiştirdiler ve dağlardan şehirlere indiler. İnmekle de kalmadılar, çok ama çok derinlere indiler... Ayrıca bunlar dağdan inip bağdakini de kovar oldular!.. Çetelerin sadece dağda değil; ovada da insanları tedirgin etmeye başlamaları elbette normal bir durum olamazdı. Daha da ötesi, çetelerin dağda kervan soyarak mal mülk edinme; yahut şehirde haraç toplayıp servet biriktirmenin ötesinde; çeşitli vasıta ve vesilelerle ülke yönetimine de el uzatmaya kalkışması, durumun vehametini büsbütün arttıran bir vak'a olsa gerek. Başbakan Tayyip Erdoğan, Eskişehir'de yaptığı bir konuşmada; kapı kapı dolaşan çetelerden bahsetti. Erdoğan'ın ifadelerinden, bu çetelerin soygun -moygun gibi gibi ekonomik iştigal(!) alanlarında faaliyet gösterenlerden ziyade; bir biçimde siyasetle ilgilenen kategoriye girdiklerini anlıyoruz. Siyasette çeteleşme... Yahut siyaseti etkileme maksadıyla çete oluşturmak! İlginç yapılanmalar değil mi? Bu kavramları, insanlarımız esasen yeni duymuyor. Çok eskiden beri, özellikle siyaset dünyasını yakından izleyenler; eşkıya, çete vs. laflarını çok sık duyarlar. "Çete" organizasyonları, bazen görünürde olur, bazen de sadece ismi veya eserleri bilinir. Bazen derinlerde olurlar, bazen satıhta ve alenen icrayı faaliyet ederler. Yapıları, bileşimleri, maksatları ve yöntemleri alabildiğine farklı olur... Zamana ve zemine göre kılık ve renk değiştirirler. Duruma göre ikili veya çoklu ittifaklar da kurabilirler! Neyse ki, Erdoğan'ın ifadesine göre bu çeteler eskisi gibi inandırıcı ve etkili olamıyormuş. Bu yüzden de istedikleri gibi yandaş toplayamıyormuş... Belki hâlâ daha gürültü koparabiliyorlarmış ama; söylediklerine kimseyi inandıramıyormuş... Başbakan "Çeteler" derken parmağı ile tam olarak kimleri işaret etti, kimleri kast etti bilemiyoruz. Ancak söylediklerinin satır aralarında pek çok ayrıntı da var. İsterseniz burada o ayrıntılara girmeyip bir de "Eski Tüfek"lere gelelim!.. "Eski Tüfek", kabaca anlaşılan şudur: Bir işte, bir meslekte, bir düşünce akımında; hadi daha açık ifade edelim, bir ideolojik cereyan; ya da belli bir siyasi tandans paralelinde vaktiyle boy gösterip faaliyette bulunanlar, daha sonra yollarını o davadan ayıranlar veya fiilen sahneden çekilenler... Yeni jenerasyonlara göre, tabiatıyla bu yaşlı kuşaklar "eski tüfek" oluyor. Eski tüfek kavramına en rahat yüklenen anlamlar, siyaset ve ideoloji sahnesinin kıdemlileri için geçer akçe durumunda. Mesela Türkiye'de siyaset dünyası içinden resmi geçit yapmış olan eski tüfekler deyince aklınıza kimler gelmez ki... Bazılarının isimlerini hemen saymaya başladığınızı duyar gibiyim! Eski tüfekler iki çeşittir. Bir kısmı artık miadını doldurduğunu düşünerek köşesine çekilir ve olayları dikkat ve ibret nazarıyla izlemekle iktifa eder. Hayat mektebinin kazandırdığı tecrübe ışığında hadiseleri analiz eder ve çevresine bu birikim sayesinde faydalı fikirler aktarır. Eski tüfeklerin ikinci bir çeşidi vardır ki; onlar zinhar sahneden inmek istemez. Artık hiç dinleyici ve izleyicisi kalmamış olsa da; onlar yine aynı sazı çalmaya devam ederler!.. Onlar ne yaşlandıklarını, ne eskidiklerini ve ne de modalarının geçtiğini kabul ederler. Onlara göre, bu ülkenin her zaman kendilerine ihtiyaçları vardır. Zaten sık sık da bu durumu hatırlatırlar. Onlara göre reklamın iyisi kötüsü yoktur. Yeter ki, isimleri gündemde olsun! Onların yaşı yetmişi de, sekseni de aşmıştır. Lakin onlar 18 -20 yaşlarındaki üniversite talebeleri ile sokakta eylem yapmaya can atarlar!.. Gençler niye eylem yapmıyor diye sitem ederler. Gerçi onlar zamanında "Yollar yürümekle aşınmaz..." derlerdi ama, önemli değil. Zira onlara göre "Dün dündür, bugün bugündür..." Yani onlara göre, kendileri zaman eskimeyen tüfeklerdir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.