Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak, dün Millet Meclisi'nde üyelerine yemin ettirmedi. Bu kararın altında, tam olarak neler yatıyor ve bu kararın oluşma sürecinde; parti içinde tam olarak neler yaşandı, herhalde zaman içinde daha net olarak öğrenebileceğiz. Ama şunu hemen ifade edelim: CHP, dünkü kararının doğuracağı sonuçları kaldıramayıp altında kalabilir... Bir başka ifade ile, ilk olarak Deniz Baykal'ın ağzından çıkan, Ergenekon avukatlığı angajmanı ile başlayan süreç, çok tehlikeli ve giderek kontrolsüz biçimde gelişiyor! Dün CHP'nin MYK ve Grup Toplantılarından sonra alınan bu riskli karar, aynı zamanda Partinin yeni yönetimini, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu'nun konumunu fazlasıyla zora sokmuştur... Öyle ki, bu gidişat partiden kopmalara ve belki de bölünmeye yol açabileceği gibi, muhalefet görevinin etkili biçimde yerine getirilmesi noktasında da, büyük tereddütler doğuracaktır. CHP'nin tavrını açıklayan kararı Kılıçdaroğlu okudu ama, sanki o karara zoraki onay vermiş gibi bir havası vardı... CHP eski genel sekreter yardımcılarından Tarhan Erdem, dün bir televizyon kanalında; bu kararın alınmasında, inisiyatifi ele geçirmiş bir azınlığın (Ki, Erdem'in ifadesine göre, bu azınlık içinde, daha önce CHP ile yolu pek fazla kesişmemiş kişiler yer alıyor ve ağırlık teşkil ediyor...), belirleyici rolü olduğunu söyledi. Kısacası CHP, yeni Parlamentonun daha ilk gününde büyük bir politik zemin kaybına uğramış bulunuyor. Üstelik bunu da, bizzat kendi eliyle yapmış oluyor. Bu tavrın mutlaka bir bedeli olacaktır. Yakından başlarsak, CHP iç muhalefetinin eli, dünden itibaren beklenmedik şekilde güçlenmiştir. CHP Grubu, fiilen Meclis'e girmek suretiyle, BDP destekli bağımsızlarla aynı kulvarda yürümediğini göstermeye çalışıyor. Ancak sonuç öyle görünmüyor. Özellikle Engin Alan'ın durumuna rağmen, MHP üyelerinin yemin törenine iştirak etmesi, CHP'yi bu konuda açık düşürmüştür. Dolayısıyla "Biz arkadaşlarımızı satmadık..." söylemi, havada kalıyor. Bu arada Diyarbakır'da toplanan Bağımsızların arkasındaki yönlendirici odak, gerilimden yeni bir şeyler devşirmeye çalışabilir. Lakin şunu da gözden kaçırmayalım: Dün Ankara'da ve Meclis çatısı altında toplanmak yerine, Diyarbakır'da sözüm ona gövde gösterisi yapmaya çalışan Bağımsız vekiller, kendi tabanları nezdinde dahi, kuşkulara yol açmıştır. "Grup toplantılarını her hafta Diyarbakır'da yapacağız..." yollu çıkışlar, bugünün bağımsız; yarının BDP'li vekilleri için, hiç de akıllı bir yaklaşım değildir. Hâlâ dayatma ve şantaj yöntemi ile netice almaya çalışıyorlar. Şantaj ve tehdit tutmaz. Tutmadığı zaman da ona başvuranların ayağına dolanır! CHP ve BDP'nin, hem "Çare parlamentodur" demesi; hem de Meclis'i boykot etmesi, yaman bir çelişkidir, büyük bir açmazdır. Sürdüremezler!..