CHP bu sınavdan geçebilecek mi?

A -
A +

Evet, Cumhuriyet Halk Partisi çok ciddi ve sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Bu noktaya bir anda gelinmedi elbet… Bireysel yolsuzluk iddialarının da ötesinde yaşanan kurumsal siyasi kriz, partiyi fena hâlde çıkmaza soktu.

 

 

 

CHP Genel Başkanlığını kaybettiği için hayli üzülen Kemal Kılıçdaroğlu, acaba şu anki şartlarda aynı koltukta olmayı ister miydi? Birkaç günden beri, Türkiye gündeminin en üst sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi merkezli yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturma var… Aynı şekilde “Kent uzlaşısı” adı altında terör örgütüyle kurulan ilişkiler çerçevesinde yürüyen çok ciddi bir suçlama söz konusu. An itibarıyla, soruşturmaya tabi 107 isim var. Bunların 90 tanesi gözaltına bulunuyor. En başta “örgüt lideri olma” suçlamasıyla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yer alıyor… İmamoğlu epey zamandır CHP tüzel kişiliği dairesinde, çok farklı ve müstesna bir konumda görünüyor. Müstesna kelimesini bilhassa kullandım. Çünkü CHP’de fiilî liderlik pozisyonunda bir görüntü veriyor. CHP teşkilatının en azından bir kısmının bu görüntüden pek mutlu olmadığını tahmin etmek zor değil. Mesela genel başkan Özgür Özel’in kendisi bu sıfatıyla birlikte geri plana düşmekten memnun kalabilir mi? Ne var ki fiilî durum böyle. İmamoğlu; Kasım 2023 İstanbul il kongresi ve akabinde yapılan 38. Kurultay’dan itibaren, parti içinde kontrolü ele geçiren ve istediği şekilde dizayn eden bir konuma yükseldi. CHP Merkez Yönetiminin en kritik noktalarına İmamoğlu’nun istediği, tercih ettiği isimler geldi. Devamında aynı istikamette gelişen şartlar dâhilinde, CHP’nin tek cumhurbaşkanı adayı olmak üzere kendisini tescil ettirecek “örgüt denetiminde seçimi” kotarıverdi. Velakin, bu safhada işler fena hâlde karıştı. Öyle ki, CHP tam bir açmazın içine düştü. O yüzden Kılıçdaroğlu mevcut şartlarda acaba CHP’nin başında olmak ister miydi sorusunu sorduk. İmamoğlu’nun ısrarlı talebiyle, CHP kendi kendini bağlayarak, cumhurbaşkanlığı adayı olarak tek kişiyi ilan etmeye hazırlanıyor. Fakat o kişinin şahsıyla ilgili pek çok hukuki problemi var. Ve mevcut şartlar değişmediği takdirde, asla aday olması mümkün değil!..

 

Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması iptal edilmiş durumda. Bu iptal kararı orta yerde durdukça, (cumhurbaşkanı adayının üniversite mezunu olması) şartından dolayı adaylık imkânsız. Diğer taraftan İmamoğlu hakkında hâlen derdest olan yarım düzine dava var… Ve bunların bazısından mahkûmiyet alıp siyasi yasaklı hâle gelme ihtimali de var. Hâlen soruşturma safhası devam eden süreçte ise Ekrem İmamoğlu hakkında çok ciddi yolsuzluk iddiaları var ve bu çerçevede sahibi olduğu inşaat şirketine de el konulmuş durumda… Tabii hemen belirtelim ki, hukuki süreç soruşturma safhasında olduğu için, henüz herhangi bir mahkûmiyet kararı yoktur. Hatta savcılık iddianamesi de hazırlanmış değildir. Ancak bu süreçte yapılan şikâyet, ihbar ve ifşaatın daha ziyade CHP içinden gelmiş olması çok dikkat çekici bir durumdur. Önümüzdeki günlerde çok daha şaşırtıcı şeyler duyabiliriz… Hâlen tutuklu bulunan bazı CHP ilçe başkanlarının itirafları, soruşturma ve davanın seyrini dramatik şekilde değiştirebilir. CHP Yönetimi, mensuplarının bu şekilde yolsuzlukla suçlanmasından tabii olarak rahatsız ve bundan dolayı hadiseyi hukuk zemininden çıkarıp siyasi zemine taşımak istiyor. Bunu yapmaya çalışırken de çok tehlikeli bir yola başvuruyor. Vatandaşı sokağa çağırmakla CHP, fitnenin ateşini yakmak için alesta bekleyen marjinal örgütlere bir kere daha fırsat sunmuş oluyor ki, bunun siyasi ve hukuki sorumluluğu çok ağırdır. Başta Özgür Özel olmak üzere, CHP yetkilileri bu konuda çok dikkatli olmalı. Aman ha aman!.. Bunun ülkeye getireceği huzursuzluğun müsebbibi olmak, CHP’lilere zarardan başka bir şey kazandırmaz. Cumhurbaşkanının da belirttiği üzere bu sokak “çıkmaz sokaktır”. Daha evvel çok denendi. Lakin bu yollara girenlerin hepsi sonunda hüsrana uğradı.

 

CHP yolsuzluk iddialarından kurtulmak için sokakları karıştırarak bir sonuca varacağını gerçekten düşünüyorsa, buna şahsen şaşarım… Yüz yıllık parti olmakla övünen CHP, şimdilerde yolsuzluk suçlamalarının yanında daha ciddi ve kurumsal bir problemle karşı karşıya. İstanbul il kongresi ve 38. Kurultay’ın şaibeli olduğu yolunda şikâyet ve ihbarlarda bulunan CHP’lilerin beyan ve başvuruları sebebiyle doğması muhtemel çok ciddi hukuki sonuçlar söz konusu. Daha açık ifade edecek olursak, CHP Yönetimi İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyım atanmasın diye direnirken, bizatihi CHP’nin kendisine kayyım atanması söz konusu olursa ne olacak? Kılıçdaroğlu’nun ifadesiyle “Geliyor gelmekte olan…” Sokaklardaki kalabalıklar, meydanlardaki nümayişler ne kadar geniş çaplı olursa olsun, hukuki sürecin seyrini değiştirmez. CHP’yi yönetenler öteden beri övündükleri söylemlerine uygun biçimde, gerçekçi olup hukukun işlemesine yardımcı olmalı ve sabırla, olgunlukla neticeyi beklemeli. Özgür Özel içine düştüğü ikilemde çaresiz kalarak vatandaşı sokağa davet etmek gibi daha büyük bir yanılgıya düştü. Yol yakınken geri dönerse rasyonel davranmış olur. Aksi durumda siyaseten daha ağır bir yükün altına girmiş olur ki, o yükü kaldıramaz duruma da düşebilir. Geçmişte de CHP yerel yönetimlerde benzeri durumlara düştü ve süreci iyi yönetemediği için ağır faturalar ödedi. Geçmişten ders almanın önemini CHP’lilere hatırlatmak bize düşmez herhâlde!..

 

Bu satırların yazıldığı sırada; Genel Başkan Özgür Özel’in olağanüstü kurultay çağrısı geldi. Çok çok önemli bir gelişme… Kayyım endişesi… Bu defa olay geçmişe nazaran daha ciddi görünüyor. “Siyasi darbe” ve benzeri sloganlarla bunu savuşturmak mümkün değil. Ziya Paşa’nın “Bu terazi bu sıkleti çekmez” dediği gibi, gün ışığına çıkan boy boy para kasalarının ağırlığını ucuz sloganlar kaldıramaz.

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.