Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal'ın yerine adaylığını açıkladı ve gümbürtü de koptu. Zaten Baykal'ın istifasından beri, bu fırtınanın öncü rüzgârları esiyordu. Mesela Önder Sav'ın Deniz Baykal'ı, "Artık hiçbir şart altında geri dönmeyeceğini" açıklamaya davet ettiği ve o andan itibaren de, kılıçların alenen çekildiği bilinen bir durum... Şimdi öncelikle şöyle bir soru soralım: Şayet Baykal'ı koltuğundan eden görüntüler ortaya çıkmasaydı, dört gün sonraki kurultay sonucunda, Önder Sav'ın konumu acaba ne olurdu? Rivayet odur ki veya görünen o idi ki, eski şartlar altında yapılacak kurultayda şekillenecek CHP'nin yeni yönetiminde, Sav'ın pozisyonu (Bu pozisyon kelimesini sadece genel sekreterlik koltuğu olarak algılamayın...) eskisi gibi güçlü olmayacaktı! Yani daha açık ifade edecek olursak, şayet Baykal Kurultay'a lider olarak katılıp sonuç belirleseydi, start vereceği değişimin en büyük halkası, belki de Sav ve çekirdek ekibinin durumu olacaktı... O halde özü itibariyle, dün CHP MYK'sında yaşanan kavganın ve Sav'ın toplantıyı terk etmesinin ve akabinde MYK üyelerinin Önder Sav'ı istifaya davet etmesinin sebepleri daha iyi anlaşılmıyor mu? Ankara kulislerinde dolaşan namütenahi rivayetin düğümlendiği nokta burası. Gerisi teferruat! Bakmayın siz Baykal ve arkadaşlarının, ikide bir iktidar partisine karşı yenilediği "KOMPLO" salvolarına. Esasen Baykal ve Sav taraftarları, birbirlerine biteviye sualtı torpidoları sallayıp duruyordu. Nihayet bu torpidolar su yüzüne de çıktı ve karadan karaya füze atışlarıyla takviye edilmeye başladı. Merak edilen şu: Hangi tarafın daha çok füzesi var? Yahut hangi kanadın füzeleri daha tahripkâr olacak? Bunu zaman gösterecek. Ancak bir hususa dikkat isterim: Önder Sav deyip geçmeyiniz!.. İsterseniz şöyle bir soru ile, siz de düşüncenizi test ediniz: CHP'nin derin siyasi kimliği söz konusu olduğunda, aklınıza ilk hangi isim gelir? Baykal mı, yoksa Sav mı?.. Dikkat ediniz, Baykal bu Kurultay'a ölümcül bir siyasi yara ile gidiyor. Önder Sav ise, sırtındaki statükoculuk kamburunu; "DEĞİŞİMCİ" Kılıçdaroğlu'na destek vererek, kamufle etmiş bulunuyor. Ama hemen belirtelim, Kılıçdaroğlu yalnızca ara formül olabilir. Aristokrat CHP ile "Gandi Kemal"in dokuları bu seviyede uyuşmaz. Bunu bir yere yazınız. CHP kökünden değişmedikçe, halktan gelen birine kalıcı liderlik payesi vermez. Bu durumda da, "Sarıgül'ün Alevi versiyonu" olarak algılanabilecek Kılıçdaroğlu'nun, seçilse de o koltukta kalabilmesi mümkün değil. İstim üstündeki Kılıçdaroğlu, dünkü MYK kavgasını "sağlıklı bir gelişme" olarak değerlendirdi ve sağlıklı bir çocuk doğacağını söyledi. Lakin, jinekoloji jargonuyla ifade edersek, doğan her gürbüz çocuğun mutlaka uzun yaşayacak garantisi de bulunmuyor. Belli ki, Kurultay oldukça hareketli geçecek ama, sonuç mutlaka birilerini meyus edecek, bu kesin!