Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlık koltuğunu bırakmamakta kararlı. Ancak muhalifleri de iyice bilenmiş durumda… Alenileşen gizli “zoom” toplantıları ve kaset şantajları, taraflar için alarm zilleri çaldırıyor!
14 ve 28 Mayıs seçimlerinin sonucunu, kendisi adına bir yenilgi olarak kabul etmeye yanaşmayan (Bir ince ayar yaparak düzeltme ihtiyacı duydu: Seçimlerdeki yenilgi bir hezimet değil!..) Kemal Kılıçdaroğlu, istifa etmesi yolunda; tabandan ve tavandan gelen baskılara karşı, beklenenin ötesinde direnç gösteriyor… Hâl böyle olunca mücadele sertleşiyor ve bel altı vuruşlar devreye giriyor! Peki, bu gidişat nereye varacak? Başka bir ifadeyle, köprülerin artık bütünüyle atıldığı CHP’de, çanlar kimin için çalıyor? Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ismi geçtiği günden beri, kararlı ve istikrarlı şekilde Kılıçdaroğlu’na karşı muhalefet bayrağını açmış olan Ekrem İmamoğlu, hedefe ulaşabilecek mi? Adaylık konusunda, istediğini alamadı. Zira Kılıçdaroğlu; dışarıdan gelen ciddi desteklere rağmen, (Meral Akşener vb.) ince bir siyasetle, hem İmamoğlu’nu hem de Mansur Yavaş’ı ekarte etmeyi başardı. CHP ve ittifak içindeki derin muhalefete (Kazanacak aday değil itirazlarına) karşılık kendisini aday olarak kabul ettirdi… Evet, beklendiği gibi seçimleri kazanamadı, fakat kendi hesabına bunu başarı diye kabul edecek argümanlar bulmakta da zorluk çekmedi. “25 milyon vatandaştan oy almayı başardım…" diyerek, önce kendisini ikna etti. Akabinde de kendisini destekleyenlere aynı şeyi telkin etti. Ama Kılıçdaroğlu’nun işi eskisi gibi kolay değil. Genel başkanlığa heveslenen pek çok! Hepsi değişim diye haykırıyor… Güçlü lobiler de devrede.
Parti içinde, şimdiye kadar Kemal Bey'i kayıtsız şartsız destekleyen ağır toplar, "artık yeter" diyorlar… Düşününüz partinin Grup Başkanı Özgür Özel de dâhil olmak üzere, genel başkan yardımcıları, genel idare kurulu üyeleri, grup başkan vekilleri; parti içi hiyerarşide, kendilerinden daha altta olan Ekrem İmamoğlu’nun tertiplediği gizli zoom toplantılarına katılarak, resmen cephe almış durumda. Bu saatten sonra, bunca hasar almış ilişkinin onarılması mümkün mü? Bütün bu olup bitenlere rağmen, Kılıçdaroğlu liderlik koltuğunu muhafaza edebilirse, İmamoğlu ve taraftarları hesabına durum ne olacak? Herhâlde bu saatten sonra, Kılıçdaroğlu’nun kendisini İBB için aday yapmasını beklemiyordur! Aksi hâlde, şimdiden alternatif bir formül olarak devreye sokulan Mustafa Sarıgül (veya bir başka isim) Mart 2024’te İstanbul için yarışa hazırlanır mıydı? CHP’de iki farklı düzlemde oldukça şiddetli mücadele yaşanacağı görülüyor. İlki hiç şüphesiz CHP Genel Başkanlık Koltuğunda kimin oturacağı. Delege yapısına kesin biçimde hâkim Kılıçdaroğlu, an itibarıyla rahat görünüyor. Beri tarafta, Ekrem İmamoğlu da her türlü mücadeleyi göze almış durumda. Bunu, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun, kendisine yaptığı suçlama karşısında gösterdiği reaksiyondan anlıyoruz. “Seni o koltuğa oturtan genel başkanımıza karşı böyle gizli toplantılar yapman ahlaksızlıktır…” şeklinde, suçlamada bulunan Kerimoğlu’na, anında şok bir karşı cevap geldi. İmamoğlu’na yakın bir sitede, Bakırköy Belediye Başkanının özel hayatıyla ilgili eski görüntüler yayınlandı… Seçimler öncesinde de, Muharrem İnce’ye karşı benzer bir operasyon yapılarak saf dışı bırakılmıştı!..
Gidişata bakılırsa, önümüzdeki dönemde, farklı isimlere yönelik yeni kaset operasyonları devreye girebilir… 13 sene evvel, yine bir kaset operasyonu neticesinde, CHP Genel Başkanlığı Koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu’nun, bundan sonra parti içi iktidar mücadelesinde, karşısına değişik zorlamalar çıkabilir. Zira görünen köy kılavuz istemez derler. Bu kadar patırtıdan sonra, CHP’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemek yanlış olmaz. Bakalım sonuç nasıl tecelli edecek? Kılıçdaroğlu 13 yıl boyunca, yaşanan başarısızlıklara rağmen, gösterdiği kıvraklığı tekrarlayabilecek mi? İmamoğlu’nun şimdiye kadar yaptığı acemilikler, bu konuda kendisi için bir avantaj mahiyetinde. Peki, bundan sonra devreye girecek başka aktörlerin hamlelerine karşı direnci yeterli olabilir mi? Yani kendi ifadesiyle, “Gemiyi emniyetli limana yine kendisi götürebilecek mi?” Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yaptığı gibi ucuz atraksiyonlar, Kemal Bey’e yardımcı olmaktan başka bir işe yaramaz. Ama daha ciddi ve bilinçli bir siyasi mücadele başlatabilirlerse, durum farklı gelişebilir… Şaşırtıcı olan şey, CHP’deki ağır topların, tecrübeleriyle bağdaşmayan acemiliklere imza atması. İnsan bazen işin içinde başka işler mi var diye düşünmeden edemiyor. Birilerini ters köşe yapma vaziyetleri!
Kılıçdaroğlu’nun, zoom toplantılarına katılan bazı isimleri Parti Meclisi toplantısına çağırması, bazılarını ise "gelme" diye refüze etmesi, her şey kontrol altında ve danışıklı dövüş olarak mı yürütülüyor sorusunu akla getiriyor. Ne de olsa siyasette oyun bitmez… Ve oyunu iyi oynayan, sonunda gülen taraf olur değil mi?