"Ciğerlerimize kadar kan ağlatıyorlar..."

A -
A +

Başbakan Erdoğan yine çok tartışılacak sözler söyledi... Bir müddetten beri yargının bağımsızlığı meselesi yoğun şekilde tartışılıyor. Pek çok yargı mensubu, söz aldığında hemen ve derhal yargının bağımsızlığından bahsediyor... Ancak nedense "tarafsızlık" ilkesini pek dile getirmiyor... Oysa yargının tarafsızlığı, bağımsızlığından çok daha elzemdir. Bazıları sazan misali bu ifadenin üzerine atlayabilir! Evet öyledir, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığından daha mühimdir... Bu köşede Demirel'in 1970'li yıllarda çok seslendirdiği bir şikâyeti, daha önce birkaç defa yazdım. Şöyle: "HÜKÜMETİN ÜZERİNE ÇIKMIŞ BİR DANIŞTAY, MECLİS'İN ÜZERİNE ÇIKMIŞ BİR ANAYASA MAHKEMESİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ..." Erdoğan dün, yeniden inşa edilen Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılışını yaparken, buna benzer ve fakat daha çarpıcı bir ifade ile şikâyette bulundu: ".... Tam bir adım atmaya hazırlanıyoruz... Pat yargı karşımızda... Ciğerlerimize kadar bize kan ağlatıyorlar kan... Bunu yapmaya hakları yok..." Başbakan hükümetin yolunu tıkayan yargı kararlarının altında yatan sebep ve gerekçelerin de izhar edilmediğinden dert yandı. Sayın Erdoğan'ın bu sözlerinin belli kesimlerde çok yankı yapacağı açıktır. Ama şu soruyu da sormalıyız: Sahi Başbakan bu şikâyetlerinde haksız mı? Yine dünkü konuşmasının muhtevasından yola çıkarak cevap arayalım. Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yeniden yapılmasına set çeken mahkeme kararının gerekçesi sizce geçerli ve inandırıcı mıdır? Türkiye'de önemli meselelerin kahir ekseriyeti, doğru dürüst tartışma zemini bulunmadan, birileri tarafından hemen saptırılıverilir!.. Koca koca adamlar, bürokratlar, akademisyenler, aydınlar vs. incir çekirdeğini doldurmayan konularda na mütenahi ahkam keserler. Evet, maalesef aynen böyle yaparlar! Bunun en taze örneği Muhsin Ertuğrul Sahnesi hakkında yapılan tartışmalardır. "Burayı yıkıp yerine cami yapacaklar..." diye, utanmadan tezvirat yapanlar; şimdilerde hiçbir şey olmamış gibi, pişkin pişkin ortalıkta geziniyor. Oysa İstanbul'un kültür alanlarına yeni bir renk, yeni bir kalite getirecek çalışmalara, bu tipler; sırf ön yargıları, iktidar partisine ve onun kazandığı belediye yönetimlerine olan hazımsızlıklarından ötürü, yapılacak bütün hizmetlere her fırsatı kullanarak, mani olmaya çalışıyorlar... "AKM'nin ve Muhsin Ertuğrul Sahnesinin yerine cami yapacaklar..." türünden adi yalanların altında yatan sebep başka ne olabilir? Tayip Erdoğan istediği kadar, "Bunu yapmaya hakları yok... Biz bu ülke için çalışıyoruz..." filan desin, bir yararı yok. Mugalata yapanların içi sızlamaz. Çünkü onların derdi memleket falan değil, kendi imtiyazları ve çıkarları. Gerisi sadece laf-u güzaf!.. Bu arada Deniz Baykal'ın şu sözlerine dikkat isterim: "Anayasayı değiştirerek askerlerin sivil yargıda yargılanmasını sağlayacaklar... Böylece kendilerine anayasal dayanak bulacaklar..." Pes be birader! Bunu üstelik, hukukçu Baykal söylüyor iyi mi?! Şimdi burada kalkıp dünyanın gelişmiş ülkelerindeki hukuk düzenlerinden örnek vermeye lüzum var mı? İçişleri Bakanı Atalay'ın da belirttiği üzere, "bayat bir toplum mühendisliği" sürdürülmeye çalışılıyor. Sivil darbe, otoriter rejim vb. hikâyelerin aslı bu. Başka bir durum yok!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.