Hüsamettin Cindoruk, siyaset arenasında, soyadıyla mütenasip atraksiyonlar yapmış bir isimdir. Mesela "Menderes'in Avukatı" lakabıyla anılmayı, işin gerçeği öyle olmamasına rağmen, başarılı bir cinlikle yıllarca verimli şekilde kullanmayı bilmiştir... Sayın Cindoruk, esasen seçmenin epey zamandır emekliye ayırdığı, ama buna rağmen aktif politikacı gibi adından söz ettirmeyi de becermiş bir kişidir. Buradan hareketle Cindoruk, dün yeniden Demokrat Parti (DP) genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Hem de iddialı bir şekilde!.. Parti Merkezinin bodrum katındaki toplantı salonuna atfen, "Bu mahzenden iktidar çıkardık, yine çıkaracağız..." dedi. Devamla "Bu iş gençlikle olur ve ben de gencim..." şeklinde konuştu. Tabii yetmişini aşmış Cindoruk'un "ben gencim" diye espri yapma hakkı her zaman vardır. Ama kendisini dinleyen topluluğa baktım, neredeyse tümünün saçı Cindoruk'tan daha beyazdı... Böyle bir ihtiyarlar hareketi, 1980 ihtilalinden sonra da cereyan etmişti. Kapatılan AP'nin yerine, Doğru Yol Partisi kurulurken (Ki, bugünkü DP onun isim değiştirmiş halidir) yaşı hayli ilerlemiş olmasına rağmen, kenara çekilmeyi düşünmeyenlere "Prostatlılar..." gibi, hiç de şık olmayan bir lakap takılmıştı. Cindoruk "Merkez Sağı yeniden inşa edeceğiz" iddiasını da seslendirdi. Bu iddia acaba ne kadar gerçekçi olabilir? 1960 ve 70'lerde Merkez Sağı temsil eden Adalet Partisi, 1980'de kapatılınca, onun yerini Anavatan Partisi almıştı. 1990'lı yıllarda ise Merkez Sağda bir bölünme söz konusu idi. ANAP ve DYP birlikte, Merkezi temsil ediyordu. Bugün çok farklı bir durum var. DP'nin son yerel seçimlerde aldığı oy, yüzde dördün biraz üstündedir. Bugünkü tablo bu. İleride değişir mi, değişirse nasıl bir hâl alır, bunu bekleyip göreceğiz. Diğer taraftan Cindoruk gibi siyasetçilerin devrinin 20'nci yüzyılla birlikte artık geride kaldığını da belirtmek gerekiyor. Bu arada, Cindoruk'un esas kariyerini 1980 sonrası yasaklı dönemde; "Demirel'in Emanetçisi" olarak yaptığını unutmayalım. Başarılı bir Meclis Başkanlığı döneminde dahi, her dem Demirel ile dirsek temasını kesmemiştir. Yine Sayın Cindoruk, 28 Şubat döneminde de Demirel'in delaletiyle, DYP'yi Çiller'den koparmak için "Şemsiye Partisi"ni kurmuştur. Yani bir dönem lideri olduğu ve bugün tekrar liderliğine talip olduğu partiyi bizzat bölme faaliyetinin başını çekmiştir!.. Yani hikâye çok derin. Demirel Çankaya'ya çıktıktan sonra da, oradan indikten sonra da, gölgesi hep DYP'nin üzerine düştü. Mesela ailesinin damadı olmasına rağmen, Demirel; İlhan Kesici'ye karşı Mehmet Ağar'ı çok açık ve net biçimde destekledi. Ama Ağar ile işler yürümedi... Neticede Süleyman Soylu geldi. Genç ve dinamik bir genel başkan olan Soylu, "Partiyi Ergenekoncuların tasallutundan kurtaramadığı için..." seçim sonuçlarını gerekçe göstererek çekildi. Peki, söylemleri ile Ergenekonculara çok yakın duran Sayın Cindoruk, acaba Demirel'in şapkasından yeni tavşanlar çıkarabilir mi? Bekleyip görelim...