Beklenen gümbürtü koptu galiba... CHP içinde, bir hayli tartışma-atışma yaşanacağa benziyor. Başörtülü kız öğrencilere üniversiteye girme imkânı sağlayacak diye, fırsat eşitliği ve kanunsuz ceza uygulanmayacağına dair anayasanın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikleri mahkemeye taşıyıp, çok tartışmalı ve garip bir kararla iptal ettiren CHP, sıra işin rantından yararlanmasına gelince birden konsept değişikliğine gidiverdi... Baykal'ın, "AKP'ye oy verince oluyor da, CHP'ye gelince niye olmuyor? Yağma yok!.." sözleri işin rengini aslında bütünüyle ortaya koyuyor. CHP lideri şimdi herkese samimiyetini anlatmaya çalışıyor. "Bu bir mizansen değil..." diyor. "Biz kılık kıyafetinden dolayı kimseye farklı yaklaşmayız" filan da diyor ama; öncelikle kendi cenahında kendisine karşı duyulan kuşkuları dağıtmakta zorlanıyor. Zaten en çok da burada zorlanacak galiba! Dünkü yazıda tepkilerini merak ettiğim isimlerden Necla Arat, fazla gecikmeden beklediğim çıkışı yaptı. Baykal'ın "Çarşaflı kadınlar zincirlerini kırıyorlar..." yönündeki açıklamasına inanmadığını, "Bu kadınların zincirlerini kıramadığını, tam tersine zincirleriyle başka bir yere bağlandığını..." söyleyerek, CHP parti tabanının bundan rahatsız olduğunu kayıtlara geçirdi... Diğer taraftan Okay Gönensin gibi bazı yazarlar, Deniz Baykal'ın bu son atraksiyonunun sadece seçim öncesindeki bir manevra olduğunu, bunun devamının gelmeyeceğini, dolayısıyla CHP'nin laik yapısına ters bir yapılanma olur diye, endişeye kapılmanın yersiz olduğunu dile getirerek, tedirginlik duyan kimi CHP'lileri yatıştırmaya çalışıyor. CHP genel Saymanı Mustafa Özyürek bile bu yeni gelişmeyi deneme-sınama yoluyla anlamaya çalışıyor. Bu da son açılımın bir oldu bitti gibi tezahür ettiğini, konu ile ilgili olarak parti içinde bir çalışma, strateji belirleme gibi çalışmanın olmadığını gösteriyor. İşte bundan dolayı CHP yönetimi epeyce bocalayacak gibi gözüküyor. Necla Arat'ın ifade ettiği "taban rahatsızlığı", aslında tavandaki rahatsızlığın dışa vurumudur. Demek oluyor ki, tavan ile taban arasındaki ihtilaf, her iki alanda da belirecek görüş ayrılıkları, neticede kopmalara yol açabilecek raddeye gelebilir. Zaten öteden beri parti içinde, hizipleşmeler ve uzun yıllardır devam eden başarısızlıklar; bir kısım partililerde gerginlik ve kırgınlıkların, sürekli bir hoşnutsuzluğun kaynağı... Bir de şimdi çarşaf meselesi çıktı. Düne kadar eşi başörtülü olan bir politikacının, başbakan veya cumhurbaşkanı olmaması için, meşru-gayrimeşru her yola baş vuran bir siyasî zihniyetin; ülkenin sosyolojik gerçeklerini nihayet fark edip, siyaseten düştüğü açmazdan kurtulmanın yollarını arıyor olması, bir bakıma müsbet bir gelişme! Ancak iş samimiyet noktasına gelince, derin çelişki her yönü ile tezahür ediyor. Oylarını alıp iktidara gelmek maksadıyla, kendilerine kapı aralanan bu vatandaşların meselelerine, CHP yönetimi ne derece sahip çıkacak? Burada tek tek meseleleri sayıp dökmeye gerek yok. Zaten herkes biliyor ve yaşıyor... Düğüm noktası şurada: CHP, işin rant yönünü düşünürken, esas olarak hizmet vermekle yükümlü olduğunu unutmamalı. Ama bu hiç de kolay değil, çok bocalayacaklar!..