İnternet siteleri konu ile ilgili haberde "şok gelişme" ifadesini kullandılar ama, her yerde ve her vesile ile ve yerli-yersiz, gereğinden fazla kullanılan 'şok' ifadesinden hiç hoşlanmam. Ama itiraf edeyim ki, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan saldırıyı televizyondan ilk duyduğumda, kelimenin tam anlamıyla "şok" olmuştum! Zira böyle bir saldırının, memlekette yol açabileceği zincirleme gelişmelerin varması muhtemel sonuçları düşününce tüylerim diken diken olmuştu... Ancak olayın duyulmasından kısa süre sonra saldırganın suç aleti ile birlikte yakalandığı haberi gelince derin bir oh çekmiştim. Çünkü olayın failinin suçüstü yapılmış olması, saldırıya iliştirilmek istenecek başka senaryoları boşa çıkaracaktı. Her ne kadar ilk sıralarda bu yollara tevessül edildi ise, kurulmak istenen tezgah tutmadı! Gerek daha sonra yakalan bombalar, gerek bazı sanıkların itirafları; Danıştay'a yapılan saldırının öyle iddia edildiği gibi irticai maksatlı ve başörtüsü odaklı olmadığı ortaya çıktı. Gerçi kimileri kulaklarına çalınan üfürme iddiaları seslendirmeyi sürdürdü. Fakat kamuoyu asılsız söylentilere hiç itibar etmedi. Doğrusu medyanın bir kısmı da olaya doğru biçimde yaklaşarak, gerçeklerin meydana çıkmasına yardımcı oldu. Fakat saldırı ile ilgili mahkeme safahatı nedense çok farklı bir düzlemde gelişti. Dava esnasında ısrarla gündeme getirilen iddialara, bilgi ve belgelere rağmen, esas mahkemesi, bahse konu saldırının Ergenekon oluşumu ile bağlantılı olma ihtimalini görmezlikten geldi ve davayı münferit bir olay olarak karara bağladı. Ancak dünden itibaren çok önemli bir hukuki gelişme tahakkuk etmiş bulunuyor. Yargıtay 9. Ceza dairesi, Danıştay 2. Dairesine yapılan silahlı saldırı ve Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarla ilgili olarak, aralarında Alparslan Aslan'ın da bulunduğu sekiz sanık hakkında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararı bozdu. Dairenin kararında şu ifade yer alıyor: "Ergenekon davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu iddia edilmiş olması karşısında öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğu..." İşte bu karar çok önemli bir hukuki sonuç. Zira Ergenekon Davası'nın nirengi noktasını da Danıştay'a yapılan saldırı teşkil ediyor. Zira bu saldırıdan ve onunla bağlantılı olaylardan yola çıkılarak dava süreci başlatılmıştı... Dün aynı zamanda Ergenekon sanıkları arasında isminden en çok bahsedilen kişi olan Veli Küçük'ün sorgulaması yapılıyordu. Bu gelişmenin aynı güne rastlaması elbette yalnızca bir tesadüf. Ama Yargıtay kararı çok çok önemli. Muhtemelen bugünkü bazı gazeteler de "şok gelişme" başlıkları atacak ama, tekrar edeyim ki, 'şok' kelimesini lüzumsuz yere kullanmak sevimsiz bir şey!..