Davutoğlu'nun da sabrı taştı!..

A -
A +

Sakin ve itidalli kişiliği ile bilinen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, liberal ve solcu olarak bilinen kimi kalemlerin; hadiselere iflah olmaz biçimde şaşı bakması, her gelişmeye ön yargı ile yaklaşması karşısında, "sabır taşının çatlaması" misali, taşma noktasına gelmiş. Paris'teki Suriye'nin Dostları Toplantısına giderken, bazı meslektaşlarımıza bu konuda içini dökmüş. Özetle diyor ki: "Suriye'de oluk oluk kan akıyor. Şimdiye kadar 20 bin kişi öldürülmüş. Üç yüz bin kişi kayıp. Bir o kadar da yurt dışına kaçmış. En az üç milyon kişi, ülke içinde mülteci durumda. Bu fecaat karşısında, hâlâ daha nasıl olur da, Beşar Esad ve Baas rejimini kollar mahiyette yazıp çizilebilir? Bu nasıl liberallik? Bu nasıl solculuk? Akşamları başınızı yastığa koyunca rahat uyuyabiliyor musunuz?.." Sayın Davutoğlu, doğrudan aydın (Modaya uyup hepsini aydın parantezi içine alıyoruz, ama aydın-münevver kavramı konusunda söylenmesi gereken çok şey var...) namusuna ve bu kimliğin fikir haysiyetine yönelik bir tarizde bulunuyor. Haklı olarak! Fikir haysiyeti-fikir namusu yerine, günlük gel-gitlere, politik rüzgâra, haliyle dünyevi menfaatlere, nihayet ideolojik aidiyetlere (sosyal statü onu gerektirir çünkü) göre kalem oynatanların, çene çalanların sorumsuzluğuna, sorumlu mevkide olanlar katlanmak zorunda değil elbet... İster liberal, ister solcu, ister bir başka etiketle, mesela muhafazakârlıkla tanınıyor olsunlar. Hiç fark etmez! Zira asıl mesele, birilerinin egosunu tatmin etmesi değil, gerçeklerin yerli yerine oturmasıdır. Ahmet Davutoğlu'na duydukları alerji sebebiyle, doğru ve gerçekçi bir dış politika tarzı olan "KOMŞULARLA SIFIR PROBLEM" tanımlamasını; alaya alan, bunu her fırsatta yalan-yanlış cerh etmeye çalışan, gelişmelerin nihai sonucunu beklemeden, günlük iniş çıkışlara göre hüküm veren ukala tipler, kendilerini arzın merkezi zannediyor. Her seferinde yanılmalarına ve haksız çıkmalarına rağmen, bazıları ukalalığı küstahlık derecesine vardırarak, işi hakarete dahi dökebiliyor. Devlet yetkililerinin yaptığı her açıklamayı şüpheyle karşılayan bu türden kalemşorlar, yabancı gazetelerdeki manipülatif yazıları; hiç tereddütsüz, doğru belge diye önümüze koymaya kalkışıyorlar. Bunun son örneği, Wall Street Journal gazetesinin, düşürülen uçağımızın yeri hakkında verdiği haberdir. Başbakanın haklı olarak sert tepki gösterdiği gazete, uçağın enkazının düştüğü yer, kesin biçimde tespit edilince, çark etmek zorunda kaldı. Bakalım ona bakarak ahkâm kesen ukalalar da çark edecek mi? İnsanda biraz utanma olur! Suriye'deki Baas rejimi, bütün dünyanın gözü önünde; kırk yıldan beri Nusayri azınlığa dayalı olarak, halkın kahir ekseriyetinin ensesinde boza pişiriyor. Bugüne kadar yüz binlerce insanın kanına girmiş bir rejim. Şimdi Beşar Esad, hiç sıkılmadan Erdoğan'ın mezhepsel dürtülerle hareket ettiğini söylüyor. Ve bu rezalet açıklamaya, kimi liberal ve sol kalemler de çanak tutuyor iyi mi!.. Peki, Türkiye bir sene öncesine kadar, Suriye yönetimi ile stratejik ilişkiler kurarken, hangi dürtü ile hareket ediyordu? Katliama maruz kalan Suriye halkının yanında yer almayıp da ne yapacaktı?!. Bunlarda hiç utanma yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.