"Değiştirilmesi teklif dahi edilemez!"

A -
A +

CHP eski genel başkanlarından Altan Öymen; medyanın, partinin kongreleriyle yeterince ilgilenmediğinden yakınıyordu. Oysa biz partinin kurultay seyrine göre, bu köşede CHP'ye galiba biraz fazla yer verdik!.. Deniz Baykal; 1231 delegeden 1021 tanesinin oyunu alarak, onuncu defa genel başkanlığa seçildi. Rakipleri ise tüzüğe göre aday bile olamadılar. Tam 66 ilin kongresine katılan Haluk Koç, adaylık için gerekli olan 253 oyun ancak 168'ini alabildi. 20 oy alan Umut Oran'ı CHP için "umut" olması da zaten imkânsızdı... Dolayısıyla kurultay baştan sona, Sayın Baykal'ın tek kişilik şovu ile sürdü. Başka aday olmayınca, delegeler Baykal'dan gayrı kime oy verebilirdi ki! Seçimin ve seçimde alınan oyların her şey demek olmadığını söyleyen Deniz Bey, Orta Doğu'da bazı ülke devlet başkanlarının tek aday olarak seçime katılıp seçilmesini (kendisi Mısır'ı filan örnek olarak söyledi) işaret ederek, "Buralarda demokrasi var mı?" diye sordu. Peki CHP'nin kurultayında ne kadar demokrasi vardı? Aday adayları delege olarak bile konuşamadılar... 1946 da "Açık oy gizli tasnif" ucubesinin sahibi olan CHP'nin bugünkü versiyonu; benzer bir uygulama ile Kurultay Divanının tarassutu altında, delegelerin tek tek şahitli ispatlı imzası ile aday belirliyor. Böyle bir ortamda kaç tane delege; partiye hakim yönetime muhalefet etme cesareti gösterebilir!.. Hele hele geçmişte muhalefet edenlerin başına neler geldiğini gördükten sonra... Nitekim bu kurultayda da, aykırı görüşteki birçok isim, Parti Meclisinden tasfiye edildi. İlçe ve il kongreleri ile örgütü dikensiz gül bahçesi haline getiren Baykal ve ekibi, bu kurultayda merkezde de mıntıka temizliği yaparak, konumunu daha sağlamlaştırmış oldu. Hatta bir TV kanalına usulsüz olarak aktarılan milyon dolarlardan dolayı gelecek sıkıntıyı önlemek için partinin genel saymanı bile liste dışı bırakıldı... Lakin alınan bütün bu tedbirler, ileriye dönük ne kadar etkili olur; onu zaman gösterecek. Şayet, bir sonraki seçimlerde CHP'nin oylarında belirgin bir artış olmazsa; bu Sayın Baykal'ın onuncu ve sonuncu kurultayı olabilir! "...Din de bizim, devlet de bizim, millet de bizim" CHP Kurultayındaki yeni laflardan biri olan, yukarıdaki slogan; tek parti döneminin sembol isimlerinden olan, eski Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın ifade ettiği; "Bu memlekete komünizm gerekliyse onu da biz getiririz..." türden, totaliter bir yaklaşımı çağrıştırıyordu. CHP'nin "Bu devleti biz kurduk" iddiasıyla, halktan ziyade devletten yana tavır koyması, ister istemez onu hem kendi içinde hem de ülke siyasetindeki tavrında, demokrasiden uzaklaştırıyor. Daha açıkçası, bu anlayış ve konumuyla CHP'nin; demokrasinin gelişmesine katkıda bulunması imkansızdı! Yazının başlığını, Star gazetesinin haberinden aldım. Başka isimlerin, CHP liderliğine aday olması; farklı bir ifadeyle, Baykal'ın değiştirilmesinin teklif dahi edilememesi, meseleyi yeterince anlatmıyor mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.