Uzun zamandan beri her konuşmasıyla ülkeyi geren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın sinirleri de galiba sonunda iyice gerilmiş!.. Çünkü Baykal öyle şeyler seslendiriyor ki, acaba söylediklerini kulağı duyuyor mu, diye insan tereddüt ediyor. Şu sözlere bakar mısınız: "Erken seçim de krizi çözmez... AKP engellenmelidir. Sağ ve sol bütün partiler CHP'de toplanmalıdır. 12 Mart Muhtırası AP'yi (Adalet Partisi), 28 Şubat RP'yi engelledi..." Bir de şu cümleye dikkatinizi çekmek isterim: "Eğer Anayasa mahkemesi 367 oyun gerekli olduğu yönünde karar vermezse çatışma çıkar!.." Evet bunları söyleyen kişi Türkiye Cumhuriyeti'nin Ana Muhalefet Partisi lideri. Bir ülkede Demokrasinin varlığı orada muhalefetin varlığı ile anlaşılır. Ama bir ülkede, demokrasinin simgesi olan Muhalefetin, ülke yönetimindeki zorlukların aşılması için halk iradesinden değil de; demokrasi dışı müdahalelerden medet umması, çok tuhaf ve anlaşılması imkansız bir durumdur. Ne yazık ki, Sayın Baykal bu tuhaflığın altına imzasını atmıştır. Baykal, "Sağ ve sol CHP'de birleşmelidir" derken, acaba kendisini tek parti dönemindeki Milli Şef mi zannediyor?!. Ne yani seçim sandığından Baykal'ın beklediği şekilde bir sonuç çıkmazsa, seçimler geçersiz mi olacak? Böyle bir zihniyetin yansımalarını, 14 mayıs 1950 seçimleri ve 15 Ekim 1961 seçimlerinden sonraki günlerden hatırlıyoruz... O tarihlerde tek parti rejiminin devamını arzulayan otoriter zihniyet ile, 1960 darbesinden sonra ortaya çıkan cuntaların diktacı yaklaşımı bu tür görüşleri seslendiriyordu. Ama o devirler artık tarih oldu. Dünkü yazımızda da belirttiğimiz üzere; CHP+Ordu=İktidar formülü, bundan böyle işlemez. İşletmezler!.. Baykal'ın Anayasa Mahkemesi üyelerine doğrudan tehdit olarak algılanabilecek sözleri için de fazla bir şey söylemeye gerek yok. Herhalde Cumhuriyet Savcıları gerekli incelemeyi yaparlar... Daha önce, bu köşede birkaç kez yazdım. Sayın Baykal, 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra yaptığı açıklamada; "Bu parlamento yeni Cumhurbaşkanını seçmemelidir" demişti. Bu beyan kayıtlarda var. Şimdi ha bire iktidar partisinin uzlaşmaya gitmediğinden dem vuran CHP lideri, daha dört buçuk yıl önce, bu beyanıyla uzlaşma kapılarını kapatmıştı. Bunu unutmayalım! Dolayısıyla Baykal'ın bugün söyledikleri samimi ve inandırıcı değildir. Dahası aynı Baykal, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda; "Müdahale edeceklerini hissediyorum..." diyerek askere bir nevi davetiye çıkarmıştır. Star'dan Mehmet Atlan, dün şöyle yazıyordu: "... Dün Baykal'ı dinlerken gerçekten utandım. Türk sivil siyasetinin ana muhalefet lideri, askeri müdahaleyi kınayan tek bir cümle etmedi..." 12 Mart ve 28 Şubat müdahalelerinin sonuçlarını yorumlama biçimine bakıldığında, Baykal'ın bildiriye karşı çıkması beklenebilir mi? O zaten böyle bir şey beklemiyor muydu?! Şu günlerde soldaki yazarlar, Baykal ve CHP'yi artık sol yelpazede görmüyorlar... Ve siyasetin sol ayağının topal olduğunu belirtiyorlar. Herhalde solda yeni bir oluşumun meydana gelmesini umuyorlar. Çağlayan mitinginde Prof. Nur Serter gırtlağını zorlayarak şöyle haykırıyordu: "Muhalefet partileri birleşin, birleşin, birleşin!.." Bu gidişle bakarsınız, Baykal'ın yerine Türkan Saylan, Sezer'in yerine (DSP lideri Zeki Sezer) de Nur Serter gelir! Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinin arkasındaki mahfilleri bilenler biliyor. O kalabalıkları toplamak; birisi hayli yaşlı ve sağlığı bozulmuş salt üç akademisyen kadının başarısı değildir. Ama daha da önemlisi; karnaval havasında meydanlara toplanan o kalabalıkların oylarının tek bir partiye, hele hele CHP'ye akacağına dair bir garanti yok... Dolayısıyla ikide bir bu kalabalıklara işaret ederek yapılan yorumların isabet derecesi tartışılır. Türkiye, mitinglere katılan kalabalıklarla değil, genel seçimlerde sandıklara atılan oyların tayin ettiği iktidarlarla yönetilmektedir. Yazıyı yine Mehmet Altan'ın dünkü makalesinden bir alıntı ile bitirelim: "... CHP'nin neden hiç seçim kazanamadığı o kadar açık ki... Halka karşı darbeyi, seçmene karşı silahı, çevreye karşı merkezi savununca oy da alamıyorsun..." Evet, tek parti döneminden sonra, gerçekten CHP; tek başına iktidara gelecek kadar halktan oy alamadı!