Derviş'in beklentisi ve Derviş'ten beklentiler...

A -
A +

28 Mart seçimlerinden önce işareti verilen bir gelişme dün gerçekleşti; Kemal Derviş CHP Genel Başkan Yardımcılığından ve MYK üyeliğinden istifa etti... Derviş'le birlikte, onun kontenjanından olduğu söylenen Zeynep Damla Gürel de MYK'daki görevinden ayrıldı. Şimdi cevabı aranan soru şu; Derviş'in istifası beraberinde başka istifalar ve hatta çözülmeleri de getirecek mi? Bu soru, Kemal Derviş'in CHP'de liderliğe soyunmasını bekleyenler veya onun ismi etrafında tetiklenecek bir değişim hareketi beklentisi içinde olanlar açısından hayli kapsamlı ve derin çağrışımlar yapacak nitelikte. Ancak, şu ana kadarki beyanlarına bakılırsa, en azından bugün için Derviş'in beklentisi ile Derviş'ten beklenenler arasında tam bir örtüşme yok! Yani Kemal Derviş, daha önce ifade ettiği ve dün de tekrarladığı gibi, partide bir liderlik davası içinde değil. Seçimlerden önce, "Benden lider olmaz" şeklinde beyanları olmuştu. Dün de, genel başkanlığa aday olacak mısınız, yönündeki sorulara; "Hayır, kaç kere söyledim. Niye kimseyi inandıramıyorum!.." şeklinde serzenişli cevap verdi. Peki Kemal Derviş'in beklentisi neydi, yahut niçin istifa etme mecburiyetini hissetti? Şüphesiz Derviş ve Gürel'in istifaları, 28 Mart sonuçlarının partideki ilk müşahhas yansımasıdır. Seçimlerden önce, çok sık olarak parti yararına yeterince çalışmalara katılmadığı yolunda suçlamalara muhatap olan Kemal Derviş, bu ithamlara cevap vermek yerine, belki karşı tarafı daha da kızdıracak işler de yaptı! Mesela bazı kişilerle Parti Yönetimi'nin hiç de hoşuna gitmeyen bir dizi toplantı yaparak CHP'nin geleceğini masaya yatırdı. Seçimlerde sonra da, Yusuf Işık'la birlikte, kısaca "Derviş Raporu" diye isimlendirilen, ve Kemalizmle Sosyal Demokrasinin yeni bir sentezini yapmaya çalışan bir metin kaleme aldı. Ancak bu "Atatürkçü Sosyal Demokrat" sentez, kimseyi memnun etmediği gibi, eleştiri oklarının daha da artarak Kemal Derviş'e yönelmesine yolaçtı. Ve görünüşe göre bu eleştiriler, bardağı taşıran damla oldu. Yani Kemal Derviş, bu şekilde kimseye yaranamayacağı sonucuna vararak, (belki şimdilik) biraz kenara çekilmeyi tercih etti. Ancak CHP içindeki rahatsızlığın başka isimler etrafında devam edeceği açıktır. Her ne kadar, Derviş'in önerdiği sentez bilimsel çevrelerde 'ti'ye alınsa da, (Mesela Murat Belge, evrensel bir teori ve pratik olan sosyalizm ile bir ülkenin ulusal önderinin düşünceleri arasında sentez yapma gereğini yersiz buluyor ve solun öncelikle demokrasiyi kıstlayan şeyi 'Atatürkçülüğü yasakçı bir ideolojiye dönüştürmek isteyen anlayışı kastediyor' bertaraf etmeye çalıştığını, bunun yolunun da sentez kurmak olmadığını... söylüyor.) kendi isminin partideki ağırlığı ve dışarda sahip olduğu destekle mütenasip olarak gündemde kalmaya devam edecek. Diğer taraftan, "Yeni CHPliler hareketi" veya Anadolu hareketi ismi altında başlayan muhalefet de değişim için ısrarını sürdürmektedir. Bu çerçevede dün Adana'da yapılan toplantıda şu dikkat çekici tesbitler seslendirilmiştir; "HALKIN DERTLERİNE ÇÖZÜM ÜRETEMEYEN VE KURU SİYASİ POLEMİKLERE DAYALI PARTİ SÖYLEMİ, TOPLUMDA HERHANGİ BİR İLGİ UYANDIRMAMIŞTIR..." Ancak Genel Başkan ve onun tarafındaki Parti Yönetimi, bu taleplere karşı eski görüşlerinde herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı içinde görülmüyor. Baykal bir süreden beri şu görüşü seslendiriyor; "Biz CHP'yi sokakta bulmadık. CHP gibi bir parti sokaktan yürütülemez..." Derviş'in istifasından sonra Grupta söz alan Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş de, Kemal Derviş'in Atatürkçülük ve Sosyal Demokrasi sentezine katılmadığını ifade ederek, değişime dönük çağrılara karşı olduğunu ortaya koydu. Evet, CHP Merkez Yönetimi, 28 Mart sonuçlarını herhangi bir değişim için vesile yapmayacağını sadece söylemle değil, eylem ile de gösteriyor. Mesela dün partinin Ankara belediye başkan adayı olan ve seçimi kaybeden Yılmaz Ateş'i yeniden TBMM Başkanvekilliğine seçti. Yani şimdilik ne Derviş'in beklentisi, ne de Derviş'ten beklentilerin gerçekleşmesi beklenmiyor. Bakalım kim sabredecek, kim sabretmeyecek?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.