Deve yapmak!..

A -
A +

Hemen baştan ifade edeyim; niyetim zoolojik bir yazı yazmak değil. Ama devenin bazı fizyolojik özelliklerinden bahsetmek gereğini duyabilirim... Şüphesiz deve çok önemli ve kıymetli bir hayvan. Özellikle çöl iklimi ve coğrafyasında. Deve o kadar önemli ve kıymetlidir ki, mesela Arapça'da "Deve" manasına gelen, yahut deveyi tanımlayan üç yüz civarında isim vardır. Bu kadar çok isme sahip olması, devenin bu kültürde sahip olduğu müstesna yeri işaret etmektedir... Bizim kültürümüzde de, "deve"nin Arapça karşılığı olarak belki en fazla bilinen kelime "cemel"dir. Ama "Necib Türk Milleti" tabirini çok sık duyarız. Burada "necib"in soylu, asil manasına geldiğini hemen herkes bilir. Lakin, "necib"in Arapça'da soylu, cins deve demek olduğunu, bu dile az çok vukufiyeti olanlar ancak bilebilir. Bizim dilimizde, içinde deve kelimesi geçen pek çok söz vardır. Mesela aklınıza hemen "Pireyi deve yapmak" gelmiştir! Yani bir olayı haddinden fazla büyütmek, abartmak; küçücük ve önemsiz bir konuyu çok mühim bir mesele imiş gibi sunmak vs. Bir de meşhur "Deveye boynun neden eğri diye sormuşlar..." deyimi var hani. Güya devenin cevabı da; "Nerem doğru ki!.." olmuş. Malumunuz bunu da bir türlü başını tutmayan, düzeltilemeyen işler için kullanırız. Çok sık duyduğumuz sevimsiz deyimlerden biri de "Deveyi hamudu ile götürmek"tir. Sevimsiz dememin sebebi, bu (götürme) fiilinin gayrimeşru, yani hukuk dışı tarzda olmasıdır. "Hamud" devenin sırtındaki kambur, yani hörgüçtür. Burada yüküyle birlikte kastedilse gerektir... (Hamud yerine havud diyenler oluyor bazen ama, doğrusu hamuddur.) Acaba bu tarz malı götürenlerin iki cihanda da sırtında kamburla dolaşacakları mı ihsas edilmek isteniyor ne?! Zamanımızda bu faaliyete "Hortumculuk" da diyorlar!.. Bazıları aynı temayı işlemek üzere "Deve yapmak" ifadesini kullanırlar. Bu kısaca yine haksız şekilde bir malı "iç etmek" anlamına geliyor... Nereden başladık nereye geldik! Aslında ben başka bir gelişmeyi dikkatlerinize sunmak istiyordum. Hani şu havaalanında kesilen deve meselesi var ya. Bu arada bir küçük ayrıntı daha vermek istiyorum müsaadenizle. Devenin kesilme biçimi diğer hayvanlardan farklıdır. Davar ve sığırlar, boyunlarının üst tarafından, yani kafaya yakın bölümünden kesilirler. Buna Arapça'da "zebh" denir. Mezbaha da (kesim yapılan yer) buradan gelir. Deve ise, boynunun gövdeye yakın kısmından kesilir. Buna da Arapça'da "nahr" denir. Kurban Bayramı günlerine "Eyyam-ı nahr" da denir. "Eyyam" (yevm)in çoğulu olup "günler" demektir. Yok deve!.. Efendim işte bu deve kesimi, pireyi deve yapmakta eşi benzeri bulunmayan malum medyada, yine rejimin tehlikede olduğuna dair kuvvetli bir belirti olarak sunuldu!.. Deveyi kesenler, usul-erkan bakımından hata yapmış olabilirler. Devenin, bir kamyonetin arkasına bağlanarak havaalanının içine kadar götürülmesi; bu arada medyaya bol bol fotoğraf ve görüntü sağlanması, adak veya kurban kültürüne yabancı insanların en fazla bulunduğu bir mekanda bu kesimin yapılarak onların meraklanmaya ve hatta şaşkınlığa sürüklenmesi vs. Besbelli bunların hepsi yadırganacak davranışlar ve doğru değil. Pekâlâ bu deve daha müsait bir yerde ve usulüne uygun kesilebilirdi. Bunu dünya aleme ilan ve izhar etmenin manası da yoktur. Gel gelelim, işin bu tarafını ele almak yerine; meseleyi rejimle ilişkilendirmek var ya; işte bunu ancak malum medya yapabilir. Tam bu sırada, yine aynı medya cenahından; yumurtalıkları iltihap kapmış olan genç bir çobanın röntgeninin çekilmediğine dair bir "sav" üfürülmesin mi!.. Bazı kalemşorlar bu "vahim" olayları peş peşe sıralayarak rejime yönelik tehlikenin ne denli büyüdüğünü anlatmaya çalışıyor. Şimdi burada benden bu defa çobanın yumurtalıkları ile ilgili anatomik bir anlatım beklemeyin lütfen! Zira hem yerimiz kalmadı, hem de üfürülen bu "sav", hastane başhekimliği tarafından tekzip edildi. Eğer bu haber gerçekten "gerçek dışı" ise; "araştırmacı gazetecilik" anlayışının vay haline... Neyse iş yargıya intikal edecek gibi. Son olarak dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim. Yeni Şafak'tan Fehmi Koru, daha doğrusu (nam-ı diğer) Taha Kıvanç; dudak uçuklatacak bir tahmin yürütüyor. Ki, bir müddet önce de, benzer bir yazı yazmıştı... Özetle diyor ki: (Rejim tehlikesi olarak sunulan bu deve kesme ve çekilmeyen testis röntgeni hikayeleri 28 Şubat filminin senaryosunu çok andırıyor. Bunun arkasından siyasi suikast olaylarının başgöstermesi muhtemeldir...) Yok devenin başı!.. Yoksa nalı mı demeliydim?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.