Devlet adamlığı...

A -
A +

Devlet umuru görmüş adam... Devlet adamlığı kumaşından olmak... "Devlet adamlığı" sıfatı, öyle herkese verilen bir paye değildir. Yani, hasbelkader devletin önemli makamlarında bulundu diye, bir kişiye hemen "devlet adamı" demezler!.. Çünkü "devlet adamı" olabilmek için, makam-mevki ve yetkiden ziyade, daha başka niteliklere sahip olmak lazımdır... O sebepledir ki, kimileri bir ömür devlet kurumlarında veya siyaset mahfillerinde koltuk sahibi olarak boy gösterir de; hiç kimse ona "devlet adamı" sıfatını layık görmez... Mesela: Şöyle bir geriye dönüp siyaset galerisine bakarsanız, "devlet adamlığı" rütbesine erişememiş nice ünlü portreler görürsünüz!.. Girizgâh biraz uzun oldu. Aslında doğrudan bir isimle; Genelkurmay eski başkanı emekli Org. Hilmi Özkök ile, konuya girmek istiyordum... Daha önce de, bu köşede ifade edildiği üzere; Sayın Hilmi Özkök, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en başarılı genelkurmay başkanlarından biridir... Kendisi ile tanışma fırsatım, ne yazık ki olmadı. Ama meslek icabı, kendisini özellikle son beş altı sene boyunca yakından takip ettim... Hilmi Özkök, aynı rütbeleri taşımış ve aynı makamları işgal etmiş seleflerinden; hem karakter itibariyle, hem de icraat yönünden pek çok noktada farklı bir şahsiyet, kararlılık ve cesaret ortaya koydu. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Hilmi Özkök'ün o sağlam duruşu olmasaydı; kim bilir belki de, Türkiye çok tehlikeli birtakım maceralara, derin bunalımlara sürüklenebilirdi!.. Şu sıralarda, Sayın Özkök'ün ismi yoğun olarak telaffuz ediliyor. Çünkü ülkede, onun genelkurmay başkanlığı yaptığı dört yıllık dönemde yaşanan; ancak o vakit kamuoyuna yeterince yansımayan veya yeterince anlaşılamayan bazı hadiselerin yol açtığı zincirleme gelişmeler, bugün şiddetli bir şekilde Türkiye gündemini etkiliyor... Hilmi Özkök'ün; bilge kişiliği ve komutanlık dirayetiyle, birkaç tane darbe teşebbüsünü akamete uğrattığı, bugün artık kesinlik kazanmış bir gerçektir... Özkök, bir taraftan hukuk devleti ve demokratik rejimin korunmasında büyük başarı gösterirken; diğer taraftan da, TSK'nın yıpranmaması ve ülke güvenliğinin zaafa uğramaması noktasında ender görülebilecek bir beceri göstermiştir... Ve bütün bunları, büyük bir tevazu ve olgunluk içinde yapmıştır. "Biz masaya yumruğumuzu değil, beynimizi koyarız..." derken, işte o bilge karakterini konuşturmuştur. Kimi şaşkınlar, kendisinin demokrasiye olan bağlılığına tarizde bulunurken; o, "Demokrasiye bağlılık ne zamandan beri suç oldu..." demarşıyla hadlerini bildiriyordu... Sayın Özkök, bugün de aynı vakarı, asaleti ve herkese örnek olacak nezaketi gösteriyor. Cumhurbaşkanından kendisine gelen daveti, "Şeref telakki ediyorum..." diyerek; hem devlete hem de devletin başına duyduğu saygıyı en samimi şekilde izhar ediyor. "Sayın Cumhurbaşkanım" demekte zorlanan bazılarına da, çok güzel bir "devlet adamlığı" dersi veriyor... Kendisi büyük tevazu göstererek, "akil adam" sıfatını başkalarına hamlediyor ama; hiç şüphesiz, Sayın Hilmi Özkök, bu memlekette en çok ihtiyaç duyulan akil adamlardan birisidir! Umarız, engin bilgi ve tecrübesinden yeterince istifade edilir. Rütbe veya mevkii, devlete ve dolayısıyla millete ait olan gücü; vatandaşlarına karşı ceberutluk aracı olarak değil, hizmet fırsatı olarak görenler "devlet adamı" mertebesine yükselebilir... Zorluk ve tehlikeler karşısındayken, tehdit ve tazyik altında iken; korkmayan, yanlış yapmayan; başıbozukluğa fırsat vermeyen, hak-hukuk ve doğruluktan taviz vermeyen, kısacası şartlar ne olursa olsun doğru yoldan şaşmayan kişi "devlet adamı"dır. Sayın Hilmi Özkök'ün de devlet adamlığı tartışmasızdır. Bazıları "Heykeli dikilse bile azdır..." diyor ama; bence heykelini dikmekten ziyade, kıymetini bilmek daha önemlidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.