Devletler arası açık ve gizli ilişkiler

A -
A +

Özür ve tazminat için verilen süre doldu ve İsrail ile ilişkiler, dün itibariyle resmen ikinci katiplik seviyesine indirildi. Bu durum ilk defa olmuyor. Aynı ülke ile daha önce de birkaç kez, diplomatik ilişkiler en düşük seviyeye indirilmişti. Mesela 1980'de İsrail'in Kudüs'ü ilhak etme kararına tepki olarak, Türkiye ilişkileri en düşük seviyeye indirmiş ve bu durum 1991 yılına kadar sürmüştü. Benzer bir karar 1956'da, İsrail'in İngiltere ve Fransa ile birlikte, Süveyş Kanalı bölgesine asker çıkarıp işgal etme eylemi üzerine alınmıştı... Ancak dış politika konuları ile yakından ilgilenenler bilir ki, İsrail'e karşı bu dönemlerde; zahiren düşük seviyeli diplomatik statü uygulanırken dahi, perde gerisinde işler normal seyrinde devam ediyordu!.. Yani amiyane tabiriyle, ilişkilerin seviyesinin düşürülmesi, zevahiri kurtarmaya yönelikti. Başbakan Erdoğan'ın üç gün önce, İsrail ile siyasi ve ticari bütün anlaşmaların askıya alındığı yolundaki beyanı, İsrail borsasını âdeta çökertti. Ancak daha sonra yine Başbakanlık kaynaklarından, sadece siyasi anlaşmaların askıya alındığı, ticari anlaşmaların ise devam ettiğine dair bir açıklama geldi. Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu durumu irdeleyerek, "Başbakan'ın yine başbakanlık tarafından tashih edildiğini" ileri sürdü. Oysa Başbakan Erdoğan bizatihi kendisi, bir gün sonra İspanya Başbakanı ile ortak basın açıklaması yaparken, İsrail ile özellikle savunma sanayi alanında yapılan anlaşmaların da askıya alındığını net bir şekilde ifade etti. Ortada bazı soru işaretleri olmasına rağmen, esasen bu defa durumun geçmişten farklı olacağına dair güçlü emareler var. Zaten bu yüzdendir ki, İsrail tarafında; özellikle hükümet dışı çevrelerde ve koalisyonun bir bölümünde, ciddi endişelerin varlığı gizlenmiyor. Bu arada İsrail'in Dünya Ticaret Örgütü'ne üyeliği hatırlatılarak, bu teşkilata üye ülkelerin birbirlerine karşı ticari yaptırım uygulayamayacakları ileri sürülüyor. Neyse burası ayrı bir fasıl. Ama dikkat çeken husus, mevcut şartlarda İsrail'in özellikle ticari alanda uğrayacağı kayıplar konusunda, gerçekten paniklemesi. İsrail'in ekonomik durumunun iyi olmadığını da hatırlayalım... Şimdi soruların en fazla yoğunlaştığı nokta şurası: Acaba daha önce olduğu gibi, yine görünen ve görünmeyen formatlarda, ilişkiler hiçbir şey olmamış gibi yürüyecek mi?!. Devletler arasında ilişkiler, elbette açık ve gizli formatta cereyan eder. Bu işin tabiatı gereğidir. Zahirdeki ilişkilerde, retorik ağır basar. Karşılıklı olarak süslü ve iltifat yüklü laflar edilir. Ama reelpolitik öyle değildir. Orada adı üstünde, gerçekler konuşulur ve irdelenir. Özetlersek, Cumhurbaşkanının; Başbakanın ve Dışişleri Bakanının, dünyaya ilan ettiği önemli konular, sadece bir gösteri; bir retorik, yani hamaset olarak algılanmamalı. Muhalefetin tavrı, hale pek uygun değil...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.