Çok kritik bir süreçten geçiyoruz... Devletin ilgili birimlerinin, uzun hazırlık çalışmalarından sonra başlatılan açılım sürecinin, sonuçları görülmeye başlandı. Lakin bu sürecin rayından çıkması için birçok şer mihrakının hummalı çalışma içinde olduğunu da unutmayalım!.. Kandil Dağından inen 8 kişilik PKK'lı grup ile, yine Kuzey Irak'taki Mahmur Kampından gelen; 26 kişilik kaçak vatandaşın Türkiye'ye girişi, gereğinden fazla tantanalı oldu. Oysa daha önce bölücü terör örgütüne katılmış 14 kişilik bir grup kendiliğinden gelip güvenlik güçlerine teslim olmuş, bunlardan 12 tanesi ifadelerinin ardından serbest bırakılmış, yalnızca ikisi tutuklanmıştı. Bu defa öyle olmadı. Açılım sürecinin bir biçimde içinde yer almak isteyen bölücü örgütbaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile Türkiye'ye gelen bu grubu karşılamak üzere, bazı DTP milletvekilleri; Diyarbakır, Şırnak ve Van barolarına üye 45 avukat ve Silopi'de toplanan on binlerce vatandaşın katıldığı karşılama gösterisi, dün bütün gün gelişmeleri yakından izleyen onlarca televizyon kanalının yayınları ile olay tam bir şova dönüştü. Doğrusunu söylemek gerekirse PKK ve elebaşının da istediği buydu!.. Zira bu kadar reklamı yapabilmek için asgari bir milyar dolarlık bir harcama yapmak gerekirdi. DTP mensupları ile birlikte hareket eden örgüt uzantıları, İstanbul'da da eylem teşebbüsünde bulundular. "Savaşta muhatap olan, barışta da muhatap olur..." gibi provokatif pankartlarla Taksim'e çıkmak istediler. İşte 'provokasyonlara dikkat' derken hem bu tür ucu açık ve tehlikeli eylemlere, hem de bölücü örgüt unsurlarının veya ona izafe etmek suretiyle başka odakların sahneye koyabileceği terör eylemlerine işaret etmek istiyorum. Çünkü çeyrek asırdan beri ülkemizi bölücü terör ile meşgul edip, ilerlemesine mani olan güçler, bunu bir biçimde devam ettirmek isterler. Bundan hiç şüpheniz olmasın!.. Bu güçler, kendileri için potansiyel tehlike gördükleri ülkeleri, olabildiğince baskı altında (ekonomik ambargo, terör, vb.) tutabilmek için her yolu denerler. İşte dün İran'da Belucistan'da, generallerin ve aşiret liderlerinin hedef alındığı terör olayı bu türden bir şey. Dikkat ediniz, bölgede, Sünnilerle Şiiler arasında diyalog ve iyi ilişkiler kurmak için düzenlenen bir toplantı bu şekilde sabote ediliyor... Olayı üstlenen örgütün ismi ne olursa olsun, arkasındaki güçlere bakmak daha doğru ve önemli. Mahmur Kampında 11 bin kişi var. Bu kamp ile ilgili gelişmeler, 15-16 seneden beri Türkiye'yi çok rahatsız ediyor. Resmen açıklanmış olmasa da, Irak Hükümeti ile varılan mutabakat çerçevesinde bu kampın boşaltılması söz konusu. Elbette buradaki insanlar bizim insanımız. Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları. Onlar oraya terör örgütünün baskısıyla gitmişlerdi. Sonunda yine kendi ülkelerine dönecekler. Onlar için yasal kolaylıklar da mevcut zaten. Bir an evvel oradaki bir nevi tutsaklık durumundan kurtulmaları iyi olur. Tabiatıyla bölücü örgüt onları son ana kadar istismar etmekten geri durmayacaktır. Ama bu vatandaşlarımızın bu saatten sonra artık bölücü örgütün propaganda ve eylemlerine alet olmaması lazım. Devlet olabildiğince tolerans gösterip, bu insanları tekrar kazanmaya gayret ediyor. Bu tolerans kötüye kullanılmamalıdır. Bunun hiç kimseye faydası yoktur. Tam tersine bölücü örgüt paralelinde hareket eden DTP'nin süreci rayından çıkarmaya dönük şovları, toplum genelinde infiallere yol açabilir. Yazının başlığına tekrar dönelim: Aman dikkat! Bu sürecin mecrasından sapmasına izin vermeyelim.