Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, fırsatların iyi değerlendirilmesi halinde, 2004'ün Türkiye'nin dış meseleleri açısından "Altın Yıl" olabileceğini söyledi... Gerçekten, ikinci ayını da bitirmek üzre olduğumuz bu sene, Türkiye için hem ulusal, hem bölgesel, hem de küresel sorunların çözümünde veya çözüm için ilerleme kaydedilmesinde, zaman dilimi olarak önemli dönüm noktalarını ihtiva ediyor. Dolayısıyle, Türkiye her zamankinden daha fazla dış politika konularına ağırlık ve hız vermek mecburiyeti ile yüz yüze! Dünkü yazımızda bir nebze temas ettiğimiz, dış politikadaki yeni yaklaşım ve üslubun hariciyeye getirdiği dinamizmin gelişerek devam etmesi ve geçmişte, "üzerine ölü toprağı serpilmiş..." suçlamalarına hedef olan teşkilatın ülkesel ve küresel şartlara göre işlemesi gerekiyor. Son bir yılda Türkiye'yi ziyaret eden yabancı devlet adamı sayısı ve görüşmelerin niteliği, gerek içerde, gerek dışarda yapılan temaslar öncesindeki planlama ve hazırlık ve bunların sonuca yansıyan olumlu katkısı, ileriye dönük ümit veriyor... Mesela; Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün 24 Ocak'taki Davos görüşmeleri ile başlayan ziyaret maratonları... Amerika, Kore, Polonya, Kuveyt vs. Herbiri dolu dolu geçen ve sonuç itibariyle müsbet yansımalarını hemen görebildiğimiz temaslar. Kıbrıs meselesinde bu mesafenin katedilmesinde, elbette Washington ziyaretinin katkısı büyüktür. Bazıları aynı kararlılığın niçin 2003 Mart'ında sergilenmediğinden bahisle hükümeti eleştiriyor; Oysa o tarihte, yani "1 Mart Tezkeresinin reddedildiği ve Türk-Amerikan ilişkilerinin son derece kötü olduğu bir sırada ABD'nin bu derece aktif olarak devreye sokulması mümkün olabilir miydi? Keza, düğümün çözülmesinde önemli bir etken olan, Gül-Powell diyalog zincirinin ilk halkası da Washington'da başbaşa görüşme ile başlayıp daha sonra telefon diplomasisi ile devam etmiştir. Dışişleri Bakanının Polonya ziyareti, Türkiye'nin AB ile bütünleşmesinde önemli bir desteğin teyidini sağlamıştır. Kuveyt'teki Irak'a komşu ülkeler toplantısı, Türkiye'nin Orta Doğu bölgesel siyasetinde önemli bir inisiyatif alması ve öncülük etmesidir. Mısır Devlet Başkanı'nın kısa süre önce ülkemizi ziyareti bu süreçle bire bir ilişkilidir. 1 Mayıs 2004, Aralık 2004 kilometre taşlarını artık ezberlemeyen kalmadı. Ama Türkiye bu alanda düne göre çok daha iyi durumda. Dün Alman Hıristiyan Demokrat Partinin Lideri Bayan Merkel Türkiye'ye geldi. Bugün İsveç Başbakanı geliyor. Ki, tarihte ilk defa bir İsveç Başbakanı Türkiye'yi ziyaret ediyor... İsveç'in Avrupa kültürü ve siyasetindeki ağırlığı özel bir önem taşıyor. Haftaya da Almanya'nın Sosyal Demokrat Başbakanı Schröder ülkemize geliyor. Avrupa Birliği'nin "Çelik Çekirdek"ini teşkil eden iki ülkeden biri (Diğeri Fransa) olan Almanya'nın son zamanlarda Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili tavrı büyük bir değişiklik göstermektedir. Bu yönüyle Alman Şansölyesinin ziyareti kritik bir zamanda gerçekleşiyor... 1 Mayıs'a kadar, Kıbrıs'ta çözüme ulaşıldığı takdirde, haziran ayında, İstanbul'da yapılacak NATO zirvesinde Türkiye'ye yıl sonunda, müzakere tarihi verilmesinin ilk kesin adımı atılabilir! Evet, lüzumsuz didişmeleri bırakıp dersimize iyi çalışırsak, 2004, ülkemiz açısından altın yıl olmaya aday gerçekten.