Donald Trump’ın estirdiği rüzgâr…

A -
A +

Dün resmen göreve başlayan ABD’nin 47. Başkanı Donald Trump, 2020 yılında kaybettiği seçimleri; 2024’te büyük farkla kazanarak, halef ve selefi Biden’ın beceriksizliği sayesinde, çok etkili bir rüzgâr estirdi…

 

 

 

 

 

Evet, istim arkadan gelsin derler ya… O hesap. Donald Trump da seçimi ezici bir çoğunlukla kazandıktan sonra hiç beklemeden yapmak istediği işlere girişiverdi!.. Bu işlerin hukuki ve idari prosedürünü öyle ince eleyip sık dokuma ihtiyacı duymadı. Nasıl olsa siyasi gücü pürüzleri gidermeye yeterli idi. Bir de şu var tabii. Her ne kadar Alman kökenli ise de Trump’ın Yahudilerle hısım ve akrabalığı oldukça sıkı fıkı… Dememiz o ki, netice almak bakımından onların yöntemlerini de pekâlâ kullanabilir. Şu hesap yani:

 

Mişon’un karısı bir akşam bakmış ki kocası üzüntülü ve düşünceli hâlde eve geldi. Hayrola diye sorunca, kocası şunu demiş; Salamon’a borcum var, yarın da ödeme günü. Ama benim ödeyecek durumum yok… Karısı ben hallederim sen merak etme, ondan kolay ne var diye moral vermiş ve hemen pencereyi açıp yan komşusu Salamon’un karısına seslenmiş ve peşinden şu cümleyi eklemiş: Kocamın size borcu var. Yarın o borcu ödeyemeyecek, haberiniz olsun. Ve cevabını beklemeden derhal pencereyi kapatmış, Mişon’a dönüp şöyle demiş; şimdi onlar düşünsün, sen keyfine bak!..

 

Trump’ın dört yıllık programına koyduğu her şeyi yapma imkânı yok elbet. Velakin çoğunu veya bir kısmını muhakkak icraata dökecektir. Mesela koskoca Kanada’yı 51. Eyalet olarak ABD’ye eklemleyemeyecek tabii. Ama ekonomik bakımdan külfet gördüğü birçok konuda, bu ülkeye muazzam bir tazyik yapacak şüphesiz. Bunu önceden ilan etmesi, Mişon-Salamon hikâyesinin bir farklı versiyonu gibi. Trump Kanada’ya peşin peşin diyor ki, benim niyetim budur. Şimdiden haberin olsun ve ona göre kararını ver!.. Trump’ın sivri çıkışları yanında, hesabı kitabı yapılmış çok önemli başka konular da var elbet. Hepsi mantıksız veya absürt değil ve başta Kongre olmak üzere, iç kamuoyunda olumlu karşılanıyor. Grönland konusu bunlardan biri…

 

Trump elde ettiği büyük siyasi güçle içeride istediklerini yapıp dışarıda da kendisine alan açacak bir kararlılıkla yola çıkmış görünüyor. İkinci iktidar dönemindeki bariz güç farkı sebebiyle, çok sert ve bazı çevreler için endişe uyandıran bir rüzgâr estirmeye devam ediyor. Ülkenin idari kadrolarında yapacağını ilan ettiği büyük temizlik, özellikle ilk dönemde kendisiyle ters düşen yüksek bürokratları telaşlandırmış bulunuyor… Onlara resmen iki ay önceden kapıyı gösterdi! Bu sebeple, önce ülke yönetiminde kritik mevkilere (Dışişleri ve savunma bakanlıkları, ulusal güvenlik danışmanlığı ile CIA ve FBI gibi…) getireceği kişilerin isimlerini açıkladı. Bu isimlerin neredeyse tamamı çok tartışmalı şahıslar olduğu için, polemikler de hemen başladı. Ama Trump gelen eleştirilere hiç de kulak vermedi, vermesi beklenmiyor da… Çünkü o, koyduğu siyasi ve ekonomik hedeflere ulaşmak için, karşı tarafın ne dediğine bakmadan, bodoslama denilebilecek bir tarzda bütün netameli konuları ortaya sürüyor. Gerçekten hepsi de içeride ve dışarıda ciddi reaksiyonlara yol açan meseleler… Fakat Trump hepsinin üstesinden geleceği yönünde kesin sözler söylüyor. Peki, nereye kadar? Şunu hemen belirtelim ki, Trump’ın elinde sihirli değnek yok. Amerika’nın siyasi, ekonomik ve askerî gücü malum. Bu güçle dünyaya nizamat veriyor… Mesela ABD dünya savunma harcamalarının yüzde kırkını tek başına yapıyor. 2024 yılı savunma bütçesi 900 milyar dolar olarak açıklandı. ABD’den sonraki en büyük savunma bütçesi Çin’e ait ve resmî olmayan rakamlara göre 315 milyar dolar civarında. Hiç şüphesiz ABD dünya jandarmalığını bu devasa bütçeler sayesinde yapıyor. Ama bu güç doğru yerde ve doğru biçimde kullanılmadığı hele hele yanlış şekilde kullanıldığı takdirde büyük felaketler getiriyor. İsrail-Hamas çatışmasında ABD’nin bölgeye uçak gemileri eşliğinde büyük filolar göndermesi bunun en açık örneğidir… Bu tarz yaklaşımlar dünya barışına asla destek vermediği gibi, tam aksine küresel barışı tehdit eder bir etki yapmaktadır. ABD’nin donanma gücü tek başına diğer bütün NATO ülkelerinin toplamından büyüktür. Bu açık ara fark, bölgesel ve küresel dengeler açısından sık sık ciddi açmazlara ve derin problemlere kapı aralıyor. Açıkçası Biden Yönetiminin basiretsiz politikaları sebebiyle, yukarıda işaret ettiğimiz Amerikan askerî gücü, Gazze’nin topyekûn imha edilmesinde en büyük amil olmuştur…

 

Şimdi merak edilen, Trump’ın ikinci iktidar döneminde özellikle Orta Doğu konusunda nasıl bir politika izleyeceğidir… Şayet Trump da Biden gibi İsrail saldırganlığına kayıtsız-şartsız destek vermeye devam ederse hakikaten felaket olur. Her ne kadar kendi söyleminde savaşlara onay vermeyen bir muhteva bulunuyor ise de, öngörülemez kişiliği sebebiyle kimse tam olarak güven duymuyor. Trump’ın ortaya koyacağı duruş sebebiyle, Orta Doğu ve Kafkaslarda, Doğu Avrupa’da gelecek çeyrek yüzyılın müspet veya menfi neticeleri vuku bulacaktır… Bir de uzak coğrafyalar var tabii… Mesela Asya-Pasifik'te neler olacak? Trump bir hayli sert söylemlerle hedef aldığı Çin’e karşı sonuna kadar şahin politikalar izleyecek mi, yoksa basiretli tüccar gibi hareket edip, daha farklı bir ortamda ABD menfaatlerini kollamaya mı çalışacak?

 

Bu arada Rusya’dan farklı olarak, Trump iktidarı konusunda hemen hiç polemiğe girmeyen, ama sessiz ve derinden yol alan Çin’in; Washington’da dün işbaşı yapan 'Sarışın Kovboy’a, nasıl bir hoş geldin mesajı vereceği de merakla bekleniyor… ABD’yi belli noktalarda değişik hesaplar yapmaya zorlayacak olan birinci güç Çin’dir. Bakalım bu devasa güç, Trump’ın estirdiği rüzgârdan nasıl etkilenecek?

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.