DSP'den önemli bir su çalışması

A -
A +

Siyasi partilerin günlük kısır tartışmaların dışına çıkıp; ülkenin temel meseleleri hakkında ciddi ve kapsamlı çalışmalar yapması, çözüm yollarını da içeren raporlar hazırlaması, öteden beri hep arzu edilen bir durumdur. Ancak nedense siyasetçilerimiz, bu tür çalışmalar yerine daha çok ayaküstü demeçlerle, polemik dolu basın açıklamaları ile veya en fazla hamaset yüklü Meclis ve miting konuşmaları ile vaziyeti idare etmeye çalışır... Seyrek de olsa, siyasi partilerin önemli konularda bizzat yaptıkları veya özel komisyonlara yaptırdıkları bilimsel araştırma ve incelemeler çok yararlı olmaktadır. Zira bu çalışmalar; hem mevcut problemlerin tanımlanması ve hem de çözümü için takip edilmesi gereken yolları gösterme bakımından büyük katkı sağlar. Bu cümleden olarak, Demokratik Sol Parti'nin; içinde yabancı uzmanların da yer aldığı bir komisyon kurarak, Türkiye'nin su meselesi hakkında hazırlattığı rapor takdiri hak etmektedir. "Küresel Isınma, Toprak ve Su Kaynaklarımızın Kullanım Durumu Sorunları ve Çözümleri" başlığını taşıyan ve 190 sayfalık bir kitap halinde basılıp dağıtılan rapor; dünyadaki su kaynakları ve büyük hızla artan tüketimi ile Avrupa Birliği'nin Su Politikasına kısaca değindikten sonra, Türkiye'nin su ve toprak kaynaklarını ele alıyor. "Su Kaynaklarının Korunması" başlığı (Sh. 45) altında özellikle yer üstü ve yer altı su kaynaklarımızdaki kirliliğe dikkat çekiliyor. Medya organlarında daha çok nehir ve göl sularımızın kirliliği ile ilgili haber yapılırken, yer altı sularına dair çok az şey yazılıp çiziliyor. Bahse konu raporda, yer altı sularının kirlenmesi ile ilgili olarak şu hususlara dikkat çekiliyor: Hızla artan nüfusa paralel olarak; endüstrinin gelişmesi, tarımsal ilaç ve gübre kullanımının kontrolsüz bir şekilde artması, turizm faaliyetlerinin yoğunlaşması, kıyı şeritlerinde ikinci konut sayısındaki patlama düzeyindeki artışlar, kırsal kesimden kentlere göç nedeniyle kent yerleşim alanlarının plansız şekilde yer altı suyu besleme alanları üzerinde genişlemesi, kuraklık çekilen yıllarda, yüzey suları kullanılan alanlarda dahi yer altı suyu kullanılarak bu kaynakların tüketilmesi... (Sh. 51-52) Rapor 100'üncü sayfadan itibaren çeşitli alanlardaki sorunları ana başlıklarla ele alıyor... İnsan faktörü ile ilgili sorunlardan, karar alıcılar ve karar uygulayıcılarla ilgili sorunlara, kurumsal yapı sorunlarından çevre ve finans sorunlarına kadar genel olarak aksayan taraflar dile getirilmiş. Raporun 133'üncü sayfasından itibaren, çözüm önerileri kaleme alınmış. Her bir alan için ayrı ayrı sıralanmış olan çözüm önerilerinin ilgili kesimler tarafından dikkatle incelenmesinde büyük fayda var. Ülkemizde özellikle, su konusundaki mevzuat yetersizliği ve boşluğu, çok büyük önem arz etmektedir. Doktora tezimin konusu su hukuku ile ilgili olduğu için, bu meselede kişisel bir hassasiyetim de var!.. Zira bu konuda gelişmiş ülkelere nazaran, iç hukuk açısından su mevzuatımızın çok eski ve yetersiz olduğu aşikârdır. Bu sebeple daha fazla gecikmeden, günün şartlarına ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde bir temel su yasası bir an evvel hazırlanmalıdır... Raporda da bu husus şöyle ifade ediliyor: "Bütünsel su yönetim anlayışının ülkemizde uygulanabilmesi, suyun gelecek nesillere bırakılacak doğal bir kaynak olarak tanımlandığı, ulusal su kaynaklarının miktar ve kalite olarak korunması ve iyileştirilmesi amacına uygun su yönetim şekli ve organizasyonlarının tanımlandığı ve bu yönetim yapısında tüm kullanıcıların bütünleştirildiği bir SU YASASI ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle su yasası hiç beklenmeden çıkarılmalıdır." (Sh. 183- 184.) Netice: Bütün canlıların (insan, hayvan ve bitki) yegane hayat kaynağı olan ve alternatifi de bulunmayan su konusunda; herkes gereken hassasiyeti göstermeli ve üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.