DTP ne yapmak istiyor?

A -
A +

Aslında olan bitenlere bakınca, belki de yukarıdaki soru anlamsız kaçıyor... Gerçekten DTP, yöneticilerinin iddia ettiği gibi, toplumsal barışı, kardeşliği, bir arada yaşamayı vs. temin etmek için mi çalışıyor? Böyle olmasını canı gönülden isteriz! Amma söylemlerle eylemler hiç de birbirini doğrulamıyor ne yazık ki... DTP'nin içinde en az iki grubun bulunduğu, bunlardan Ahmet Türk ve bazı arkadaşlarının başını çektiği grubun daha sağduyulu hareket ettiği ve diğer kanadı dengelemeye çalıştığı biliniyor. Fakat Emine Ayna, Aysel Tuğluk, Gülten Çıtanak gibi isimlerin her bir çıkışı, öyle rahatsız edici ki... Neresinden bakarsanız bakınız, kışkırtıcı, ajite edici, devleti sürekli hedef alan; tahrik eden, kitleler arasından yakınlaşmayı değil, ayrışmayı körükleyen bir temanın bilinçli ve ısrarlı şekilde işlendiğini görmemek mümkün değil. Eğer DTP, bütünüyle birlik-beraberlik, kardeşlik, eşitlik, barış vs. hedefliyorsa, öncelikle sadece bir bölgenin, bir etnik grubun değil, bütün Türkiye'nin partisi olduğunu kabul edip ona göre davranmalı. Lakin başından beri, sadece Güney Doğu ve Kürt meselesi ile yatıp kalkıyor... Bu tarz bir siyasetle DTP, bütün ülke halkını kucaklayamaz ve dolayısıyla aynı şekilde hüsnü kabul de göremez. Bu durumda ne kadar aksini iddia ederse etsin, ülke bütünlüğünü tehdit edici bir siyasetin takipçisi olduğu gerçeğini de gözlerden saklayamaz. Yani bu gösteriler, bu lüzumsuz nümayişler söylendiği gibi, barış uğrunda sergilenen coşku filan değil. DTP'liler halkın zekâsıyla alay etmeye kalkışmasın. Kimse aptal değil. Bu karşılama faaliyetlerinin kendiliğinden oluşan bir gelişme değil, basbayağı planlanmış, üzerinde çalışılmış, hazırlıklı ve kesinlikle bir maksada matuf olduğu tartışma götürmez. Öncelikle bu hususun altını çizelim... Sürece olumlu yönde hizmet etmeyeceği açık ve kesin olan bu tür davranışların, bir an evvel terk edilmesi gerekiyor. Aksi halde toplumun bazı kesimlerinde beliren rahatsızlık, tırmanabilir. Dün Elazığ'da baş gösteren tehlike başka yerlerde de vukua gelebilir. DTP'liler aklını mutlaka başına almalı ve daha sorumlu davranmalıdır. Cumhurbaşkanı Habur'da yaşanan görüntülerin hiç de hoş şeyler olmadığını hatırlatarak, herkesi sağduyuya davet etti. Başbakan DTP'yi doğrudan uyararak "şark kurnazlığı" yapmaktan vazgeçmeye çağırdı. Başbakan uyarılarını sürdürüyor. "Aksi halde her şey sil baştan olur" hatırlatmasında bulunuyor. İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanlığı; yapılanların yanlışlığını gören bütün ilgililer, ikaz üzerine ikazda bulunuyor. Eh, artık DTP'nin bunu görmesi gerekmez mi? Bazı DTP'lilerin gördüğü fark ediliyor. Lakin Gülten Çıtanak gibi bazıları da hâlâ başka havalarda!.. Ya işin ciddiyetini anlamıyorlar, yahut da bilerek ve isteyerek, süreci tıkayacak, barış ortamına zarar verecek bu tutumu takınıyorlar. Çıtanak'ın hükümet ve devlete karşı meydan okur tarzdaki beyanı tam bir sorumsuzluktur. Bugüne kadar kimin ne kadar zarar gördüğü ortada... Çıtanak "Bakalım kim daha çok zararlı çıkacak?.." türünden tehdit savuracağına, bir an evvel ortamın normale dönmesine katkıda bulunsa daha iyi olmaz mı? Devlet şimdiye kadar hiç olmadığı kadar olgun, toleranslı ve hazımkâr davranıyor. Bunu istismar etmek ne DTP'ye ne de bir başkasına asla fayda getirmez. Devlete kafa tutmanın sonu yok. Aklımızı başımıza devşirelim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.