Dünya Kadınlar Günü

A -
A +

Senenin 365 gününün parselasyonunda, kadınlara düşen bir tek gün olan dünkü günde, yani 8 Mart'ta belki diğer günlerden epeyce fazla mikyasta kadınlardan ve onların haklarından bahsedildi. Lakin acaba çözüm noktasında arpa boyu yol katedilebildi mi? Kimilerinin samimiyetle, kimilerinin statü gereği, kimilerinin modaya iştirak etmiş olmak için, kimilerinin "duyarsız" ithamına hedef olmamak için, bazılarının da kalabalığa uymuş olmak için, ama hepsinin mecburen insancıl ve medeni yaklaşımlarla ele aldığı, ancak genelde bilinenlerin tekrarı ve ekserisi önceki "gün"lerde de söylenmiş olan sözlerin kopyası şeklinde özetlenebilecek söylemlerle, hiç şüphesiz tamamı sembolik eylemlerle, kadın haklarının korunduğu, bundan böyle sağlama alınmış olduğu iddia edilebilir mi?! Bazıları bunun bilinçlendirmeye yönelik bir niyet belirtisi, kadın haklarını hatırlama ve hatırlatmaya dönük küçük bir ikaz, sonuç olarak iyileştirme yönünde zımpara kabilinden bir ayar çekme vs. olduğunu söyleyebilir. Özünde doğru da olabilir... Sembolik olarak yararlı da olabilir. Ama senenin 365 gününe şamil bir hayat mücadelesi ki, kısa veya uzun bir ömür boyu sürmek durumunda olan kahır, çile, eziyet, sıkıntı, mutluluk, sefa, cefa, şaşaa, sadakat, paylaşma, dayanışma, sevgi, saygı, nefret, ihanet, hakaret ve belki cana kast etmeye kadar varan, kimi sevinç, kimi hüzün veren, hepsi ama hepsi insanların ruh halini çok derinden etkileyen bu kavramlara yüklü durum ve fiiller, sadece beşeri düzenlemelerle arzu edilen kalıp ve ölçülere sokulabilir mi? Irklara, kültürlere, coğrafi konumlara, ekonomik durumlara ve sosyal anlayışlara göre, namütenahi farklılıklar arzeden fikir ve düşüncelerle, tek ve mükemmel bir sonuca varılabilir mi? Kadın hakları konusunda birbirine öyle zıt ve uzak görüşler var ki, birinin ak dediğine ötekisi kara diyor. Peki hangisinin doğru olduğunu nasıl tesbit edeceğiz? Neye göre karar vereceğiz? Kadın haklarını, kadın-erkek ayırımı ile mi çözeceğiz? Mesela feministlerin yaklaşımı gerçekten kadınların yararına mıdır? Kadını özgürleştirmek adına onu daha çok ezdirmek, sömürü aracı yapmak, hatta modernlik-medenilik adına bir meta gibi kazanç vasıtası olarak kullanmak... Mesela, kapitalist ekonominin pazarlama ve reklam stratejisinde kadının yeri nedir? Dünya genelinde kadın mağduriyeti niçin bu kadar yaygın? Bu, sadece cinsiyet kaynaklı bir mesele midir? Bu ve bunlar gibi sayısız soruların bizi sevketmesi gereken nokta, evvela kadın-erkek ayırımı yapmadan insan haklarına saygı ve bunun yanında cemiyetteki yeri ve rolü ile mütenasip şekilde kadınların maddi ve manevi haklarının korunmasıdır. İslam dini, ailenin, toplumun bir üyesi olarak, bir kişi olarak; anne-eş-kardeş olarak kadının sahip olduğu yüksek statüyü en açık ve kesin şekilde hükme bağlamıştır. Ama ne yazık ki, İslamiyetin hükümlerini bilmeyenler veya kasıtlı şekilde saptırmaya çalışanlar, her fırsatta dinimizin kadına bakış açısını çarpık şekilde yansıtmaya çalışırlar. Ne zaman İslam kavramı ile kadın hakları yan yana kullanılsa, ya miras payından, ya da çok evlilikten dem vurulur. İslam dini ile alakası olmayan konuları, mesela "töre cinayetleri"ni bile dine bulaştırarak anlatmaya kalkışırlar. Bu sakat düşüncenin temelinde, cehalet ve din dışı sapkın cereyanların etkisi yatmaktadır... Ne yazık ki, bu cereyanlar çok etkili olabilmektedir. Kadınların rahat, yahut daha özgür ve eşit olduğu söylenen Batı ülkelerinde gerçek durum nedir? Mesela Batı ordularında görev yapan kadın askerlerin cinsel tacize uğramalarının vahim boyutlara varması, nasıl izah edilebilir? Veya Batı ülklerindeki kadınların, son zamanlarda bir işte çalışmak yerine evlerine dönüp çocuklarının yanında olmak istemeleri neyin göstergesi? Evet, aydınlatılmaya muhtaç pek çok konu var. Ve bunlar için senede bir gün yetmiyor, yetmez!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.