Yine bir spor yazısı!.. Politika yazarı bazı meslektaşlarımızın bir ay boyunca köşelerini futbola tahsis etmeleri karşısında; bizim de ara sıra spor konularına girmemizin fazla görülmeyeceğini umuyorum. Bu sebeple "Ata Sporumuz" olan güreşin en büyük milli organizasyonu olan Kırkpınar güreşlerinden bir nebze bahsetmek istiyorum. Bu sene 645.'cisi düzenleniyor. Dile kolay tam 645 senelik muhteşem bir gelenek... Ama gelin görün ki, diğer dünya milletlerinin gıpta ile izlemesi gereken; bu destansı geleneğin tanıtımı ve organizasyon noktasında, yeterince istekli ve becerikli olmadığımız için, genellikle sınıfta kalıyoruz! Dünyada bu kadar köklü ve tarihi; böylesine efsaneye dönüşmüş yiğitlik hikayeleri ile dolu; kültürel ve folklorik yönden namütenahi renkliliklerle bezenmiş; milli hususiyetlerimizi engin biçimde ortaya koyan; nevi şahsına münhasır bir spor müsabakası neden bir türlü şanına layık bir rağbete mahzar olamıyor acaba?! Bunun sebepleri üzerinde ciddiyetle durulması gerekir herhalde. Dünyada moda olan spor branşları var. En revaçta olanı herhalde futbol olsa gerek. Önceki gün oynanan Almanya - Arjantin çeyrek final maçını 72 bin kişi tribünlerden izledi. Televizyonlardan kaç milyon kişi izledi bilemiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri'nde en popüler spor dalı olan Amerikan Futbolu, müthiş seyirci toplar. Önemli müsabakaların ortalama seyirci sayısı yetmiş bin altına düşmez. Aynı şekilde çok rağbet gören basketbol müsabakalarında da seyirciler salonlara sığmaz, taşar... Elbette gelir seviyesi yüksek, gündelik geçim derdinden azade; eğlenceye ve spora para ve vakit ayırabilen zengin toplumlarda, seyirci sayısının yüksek olması tabiidir. Bunun yanında futbolun neredeyse en büyük eğlence, heyecan ve umut haline geldiği Latin Amerika ülkelerinde de futbolun seyirci sayısı çok yüksektir. Brezilya'daki 240 bin kişilik Maracana stadı, bunun en büyük göstergesidir. Aynı şekilde Meksika ve Arjantin'de 90 - 100 bin kişilik statlar mevcuttur. Türkiye'de de 30 küsur sene önce İzmir'de 70 bin; iki yıl önce de İstanbul'da 80 bin kişilik olimpiyat statları yapıldı. Şüphesiz, ülkemizde de futbol en yüksek rağbet gören spor dalıdır. Tabii kitle sporu olan futbola duyulan büyük ilginin bireysel spor dalları için söz konusu olamayacağı açıktır. Ancak yağlı güreş gibi, seyir zevki yüksek ve bize mahsus muhteşem bir sporun, üstelik 645 yıllık bir geçmişi olan Kırkpınar organizasyonunda; 12 bin kişilik stada, hem de girişler bedava olmasına rağmen; sadece bin kişi geliyorsa, işte burada durup düşünelim!.. Yakın zamana kadar Edirne'deki Kırkpınar meydanının hali zaten içler acısı idi. Son senelerde nihayet yetkililerin biraz gayrete gelmesi ile, bu alan yeniden düzenlendi. Fakat takdir edersiniz ki, dünyada bir benzeri olmayan tarihi Kırkpınar Güreşleri için, sadece 12 bin kişilik stat, çok ama çok küçüktür. Lakin yukarıda belirtildiği gibi, açılış gününde sadece bin kişinin buraya gelmesi de ayrı bir perişanlıktır! Tabii başpehlivanlık müsabakalarında seyirci sayısı daha yüksek olacaktır (geçmiş senelerde başpahlivanlık müsabakalarında seyirci sayısı, 2500 kişi veya bunun biraz üzerinde seyretti). Ancak böylesine büyük bir geleneğin yaşatıldığı Kırkpınar'ın açılış törenleri; daha görkemli olmalıdır, olabilmelidir. Bu da şüphesiz organizasyon meselesidir. Alt yapı modern ve yeterli hale getirilirse; tanıtım ve organizasyon başarılı olursa, halkın da Kırkpınar'a olan ilgisi artar; tarih ve gelenek bilinci yükselir... Her şeye rağmen; geçmişte bazı nahoş hadiselere ve ucuz magazin haberlere (örf ve adetlerimize, tarihimize, gelenek ve göreneklerimize ve spor ahlakına aykırı davranış ve tutumlar, yabancı ve yoz bir kültürün yansımaları olan süfli yaklaşımlardı bunlar...) malzeme yapılan Kırkpınar'ın; son birkaç yıldaki görünümü nisbeten ümit vericidir. Spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in açıklamasına göre, Edirne'de güreş eğitim merkezi kurulacak. Bu da sevindirici bir gelişme. Medyaya yansıyan haberlere göre bu sene 13 kategoride tam 1631 yiğit er meydanına çıkacak... Onlara başarılar dilerken, her sene müsabakalardan önce tekrarlanan; "Pehlivan... alta düştüm diye yerinme, üste çıktım diye övünme!.." nasihatini unutmamalarını, Kırkpınar'ın şanlı tarihine ve mehabetine yakışır şekilde güreş tutmalarını; biz de bir güreşsever ve eski bir amatör güreşçi olarak naçizane hatırlatmak isteriz. Son söz hem Kırkpınar Güreşleri ile ilgili; Spor Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı da dahil bütün yetkililere, futbola bol sayfalar tahsis eden medya organlarına ve tabii güreş seyircilerine: Muhteşem Kırkpınarımızı; tarihi şanına layık bir şekilde, olması gereken seviyeye getirelim. Bunu yapabilirsek, güreş sporunda dünya bizi parmakla gösterecektir. Ama takdir edersiniz ki, 1631 pehlivanın katıldığı bir organizasyonun açılışına bin kişilik bir seyircinin gelmesi ile bunu başarmak mümkün değildir!..