Yeni eğitim ve öğretim yılı için hazırlıklar devam ediyor. Özellikle ilk ve orta öğretimi geçen yıl tamamlayan öğrenciler ve velileri, geride bıraktığımız haziran ayının ortasından; yani uzun tatilin başladığı günden bu tarafa imtihan, tercih ve kayıt heyecanını yaşıyor. Bugünlerde hem orta öğretimde, hem de yüksek öğretimde kayıtlar devam ediyor. Gençlerin geleceği ile ilgili kritik günler içindeyiz. Bu sebeple eğitim uzmanlarından sık sık uyarılar geliyor. Bazı araştırmalara göre, eğitim çağındaki gençlerin en az üçte biri bunalımda veya bunalım sınırında!.. Elbette bu bunalımın sebeplerini sadece eğitim alanında aramamak gerekiyor. Sosyal hayatta, gençlere dönük vizyonsuzluk, toplumun giderek daha çok maddileşmesi, özellikle medyadaki düşük kaliteli magazin yayınlar ve programlar, gençlerin ruh sağlığı üzerinde çok olumsuz etkiler yapıyor ve onları karamsarlığa sürüklüyor... Hayatı sadece para, ikbal ve konforlu bir yaşantıdan ibaret zanneden ufuksuz ve hedefsiz bir gençliğin saplanıp kalacağı çıkmaz sokak bunalımdan başka ne olabilir ki?! Nüfusunun yüzde elliye yakını eğitim çağında (25 yaş ve altı) olan bir ülkenin eğitim meselesine çok özel bir önem ve ağırlık vermesi kaçınılmazdır. Zira ülkenin geleceğinin nasıl şekilleneceği bu konuya sıkı sıkıya bağlıdır. Bu hususta hem devlete, hem eğitim görevlilerine ve hem de öğrenci ve velilere ayrı ayrı sorumluluklar düşüyor. Sistemi düzeltmek ve geliştirmek ne kadar devletin görevi ise, öğrencileri daha iyi yetiştirmek ve hayata hazırlamak da öğretmenlerin vazifesidir. Ama onlara gerektiği gibi yardımcı olmak da velilere düşüyor. Bu noktada, velinin nasıl bir öğrenci hedeflediği önem kazanıyor. Şunu söylemek istiyoruz; sadece maddi anlamda avantajlı parlak kariyer mi, yoksa her yönüyle yetişmiş, yani hem öğretim ve hem de eğitim almış; kendisine, ailesine ve ülkesine yararlı olacak olgunlukta insanlar mı?.. En hassas nokta burası. Acaba bu konuda; eğitim camiası, okullar ve veliler ne kadar hassas ve dikkatli? Önceki gün bir vesile ile karşılaştığım, lise döneminde fizik hocam olan ve kırk yılını eğitime vermiş, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde de uzun seneler görev yapmış; İhlas Kolejleri Genel Müdürü Sayın Faruk Demir'e bu soruyu sordum. Faruk Demir Hoca, kendilerinin hem eğitime hem de öğretime gerekli ehemmiyeti veren bir tutum içinde olduklarını belirttikten sonra; geçmiş yıllara dair geniş değerlendirmeler yaptı. Mesela, öğretim açısından başarılı kabul edilen bazı okullarda yaşanan problemlerden, öğrencilerin ortama uyumsuzluk sebebiyle çektikleri sıkıntılardan ve bir kısmı basına da yansıyan bazı meşhur liselerdeki intihar veya intihara teşebbüs vakalarından sözetti. Gerçekten uyuşturucu şebekelerinin, genç çocuklara musallat olan suç çetelerinin faaliyetleri sebebiyle mağdur olan gençlerin dramı büyüktü. Özellikle çeşitli sebeplerle ruhi bunalıma düşmüş, arayış içindeki genç insanların birtakım sapık düşünce grupları ve onların çeteleşmiş organizasyonları tarafından istismar edildiğini, bunun sonunda da çok acı olaylar yaşandığını uzun uzun anlattı. Bu sebeple; okul idarecileri ve öğretmenlerin, öğrenci aileleri ile çok yakın ve sıkı bir işbirliği içinde olmasına dikkat çekti. Zira özellikle ilk ve orta öğretim çağındaki gençler olayları değerlendirmedeki tecrübesizlik ve dikkatsizliğinden ötürü kolayca, tehlikelere maruz kalabiliyor. Eğer çocuğun ailesi yeterince dikkatli ve onunla diyalog içinde değilse, problemler gittikçe büyüyor!. Demir Hoca kırk yılın tecrübesi ile şunları söylüyor; "Eğitim elbette insan ve toplum hayatının en önemli meselesi. Ama eğitimin niteliği ve kalitesi de en az o kadar önemli. Yani çocuklarımızı hayata hazırlarken, eksik ve tek yönlü değil; her yönüyle yetişmiş, çağın şartlarına göre donanımlı ve yüksek değerlere sahip kişiler olmasına dikkat etmeliyiz. Çünkü maddi açıdan ne kadar iyi olursa olsun, kişi ahlaki yönlerden zayıf kalmışsa hayatının bir safhasında mutlaka boşluğa düşer ve bu da onun felaketine sebep olabilir..." Evet, bir eğitimcinin hayati önemdeki tavsiyeleri böyle. Dileriz bütün eğitimciler, idareciler ve veliler aynı hassasiyeti paylaşsın ve bizi daha iyi yerlere taşıyacak genç nesiller yetişsin.