Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı... Her halde en az bir hafta bu rakamlar tartışılacak. Ekonomi uzmanları, birbirinden epeyce farklı yorum ve analizlerle, muhtemelen tüketicilerin kafasını biraz daha karıştıracaklar!.. Siyasette de iktidar ve muhalefet kanadı; bu rakamları her zaman olduğu gibi, birbirinin tam tersi şekilde algılayacaklar. Neyse, biz ekonomist olmadığımız için; ayrıntılı yorumuna girmeden, enflasyon rakamlarına sade vatandaş gözü ile bakarak geçelim: Haziran ayı enflasyonu; TÜFE'de 0.34, ÜFE'de 4.02 olmuş. İlk tepkilere göre, TÜFE rakamı, beklenenin altında, ÜFE rakamı ise beklenenin çok üstünde gelerek hem ekonomistleri, hem piyasaları şaşırtmış... TÜFE'de enflasyon oranının düşük çıkması, Haziran ayındaki kur dalgalanmasının satış raflarına yansımaması biçiminde yorumlanıyor. Haziran ayı itibariyle 12 aylık enflasyon, TÜFE'de yüzde 10.12'ye çıkarak, yeniden çift haneli rakamları görmüş oluyor. Dolayısıyla psikolojik sınır geçici de olsa aşılmış oluyor! Ama bu yılın ilk altı ayında enflasyon; TÜFE'de 4.88 oranı ile, matematiksel olarak, hedefin çerçevesi içinde... Yani yılın ikinci yarısında, anormal yükselmelere yol açacak bir gelişme olmadığı takdirde, yıl sonunda, enflasyon planlanan hedefin biraz üstüne çıksa bile, yine tek haneli rakamda kalabilecektir. Genel beklenti de bu yöndedir. Enflasyon rakamı kadar önemli diğer bir gösterge de büyüme oranıdır. Yetkililerin ve uzmanların görüşüne göre, 2006 yılı büyüme hızı, yüzde beşin üzerinde bir seviyede gerçekleşebilecektir. Türk ekonomisinin dışardan görünüşü de olumlu olarak değerlendiriliyor. Bilhassa uzun vadede istikrar ve güven açısından, yabancı sermayenin ilgisini çekmeye devam ediyor. Bütün bunlara topluca bakıldığında, dış dinamiklerin etkisi ile, bütün gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde görülen dalgalanmanın, Türkiye'de iç dinamiklerin de eklenmesiyle; benzerlerine nazaran daha yüksek oranlarda gerçekleştiğini herkes kabul ediyor. Piyasalarda yeterince derinlik olmaması ve kırılganlığın büsbütün ortadan kalkmamış olması sebebiyle, varlığı bilinen manüplasyonlar, kısa süreli olarak dengeleri kolayca oynatabiliyor... Her şeye rağmen, geçmişte yaşanan büyük krizlerin artık geride kaldığı, dalgalanma ve hafif sarsılmalar olsa bile; ekonominin rayında gideceği yönünde bir tereddüt bulunmuyor. Bu güvenin devam etmesi, panik havası estirerek rant elde etmek isteyen spekülatörlerin elini zayıflatır. İnsanların ileriye güven ve umutla bakabilmesi; hem ekonomik hem de siyasi istikrara doğrudan olumlu katkı yapar... Buna ihtiyacımız var. Başka bir gösterge... The Gallup Organization Europe adlı bir şirket, Avrupa Birliği'ne üye bazı ülkelerle, üyelik yolunda ilerlemeye çalışan Türkiye'de; dün, bugün ve yarına dönük umutları sorgulamış. 1'den 10'a kadar bir puan sistemi ile; ankete katılanlardan, beş yıl önce, bugün ve beş yıl sonra, ülkenin ilerlemesine puan vermeleri istenmiş. Türkiye'de durum şöyle: Beş yıl önce 3.66, bugün 4.63 ve beş yıl sonra 5.73. Avrupa Birliği ortalamasında ise, bu rakamlar sırasıyla 5.98, 5.47 ve 5.95... Görüldüğü gibi, AB'de rakamlar düşerken, Türkiye'de yükselmiş. Aynı ankette çeşitli ülke vatandaşlarına, ülkeleri ile iftihar etme durumları da sorulmuş: Türkiye yüzde 65 ile ilk sırada yer alıyor. Türkiye'yi yüzde 40 ile Yunanlar, 39'la İspanyollar, 30'la Macarlar, 26 ile İngilizler, 18 ile İtalyanlar, 14 ile Danimarkalılar ve yüzde 13 ile İsveçliler (son sırada) takip ediyor. Bu anket sonuçları çok önemli. Çünkü daha önce yapılan benzer kamuoyu araştırmalarında, halkta büyük bir memnuniyetsizlik ve umutsuzluk hüküm sürüyordu. Mesela bir araştırmada (Ki, medyada bu araştırma geniş yer bulmuştu...); Türk gençlerinin yüzde 68'inin yurt dışında yaşamak istedikleri, çünkü kendi ülkelerinde parlak bir gelecek görmedikleri sonucu çıkmıştı. Neyse ki, o karamsarlık yüklü günler geride kalmış... Enflasyon biraz yükseldi ama, bu dünyanın sonu değil. Gelecek aylarda da düşebilir. Biz yüksek enflasyonla çeyrek asır beraber yaşamayı öğrenmedik mi?!