Üniversiteler, ülkelerin kalkınmasında ve milletlerin ilerlemesinde en büyük muharrik güçtür... Zira bu bilim yuvalarında üretilen fikir, sanat, teknoloji ve her alandaki vizyon ve strateji ile; devletler hem geçmişleri ile bağlarını devam ettirip köklerinden güç alır, hem de medeni rekabette ileriye dönük isabetli plan ve programlarla doğru istikamette yol alırlar. Erciyes Üniversitesi bu minvaldeki bir örnek çalışması ile, gerçek üniversite hüviyetini bir kere daha bize göstermiş oluyor. DEVR-İ HAMİD, Sultan II. Abdülhamid Han, isimli beş ciltlik külliyat, hakikaten takdire şayan bir ilmî çalışma ve fikir hayatımıza, tarih şuurumuza çok büyük katkı yapacak bir eser. Bu ülkenin okur-yazar bir vatandaşı olarak, hassaten Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştimur ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Hülagu ile diğer yönetici ve hocalarına ve bu eserin meydana gelmesinde emeği geçen bütün akademisyenlere, araştırmacılara ve yazarlara en deruni teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü Sultan II. Abdülhamid Han ve saltanat devri ile ilgili olarak, şimdiye dek bu çapta derli toplu, kapsamlı bir çalışma yapılmamıştı. Elbette bu konuda münferit olarak yapılmış kıymetli çalışmalar mevcut. Ancak ilk kez bu kadar etraflı bir akademik çalışma ile tanışıyoruz. Kaldı ki, on yıllarca Sultan II. Abdülhamid Han aleyhinde akla hayale gelmedik karalama kampanyaları sürdürülmüş, onun lehinde konuşmak ve yazmak isteyenlere amansız bir sansür uygulanmış, hep tek taraflı bir suçlama, kötüleme ve unutturma siyaseti güdülmüştür. Bu sebepledir ki, Osmanlı Padişahlarının en başarılı isimlerinden ve dünya siyaset dehalarının başında gelen, cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Han'ın ailesi, şahsiyeti, tahsili, saltanat yılları, devrinin iç ve dış olayları, maliyesi, sosyal yapısı, teşkilat yapısı, kültür ve sanat alanındaki gelişmeleri, düşünce yapısı, bilim hayatı ve reform hareketleri gibi temel konularda, yetmiş beş akademisyen ve yazarın kaleme aldığı doksan tane bilimsel makale ve araştırmadan müteşekkil bu beş ciltlik önemli eserden toplum olarak çok şey öğreneceğiz. Öğrenmeliyiz. Bu eser, yapılacak benzer çalışmalara çok iyi bir örnek teşkil ediyor. Devamı gelmelidir. Sadece bunlarla da kalmamalı. Sayın Prof. Metin Hülagu'nun dile getirdiği gibi, Sultan Abdülhamid Han ile ilgili daha büyük çalışma ve projeler vücuda gelmelidir. Yine Metin Hoca'nın ifade ettiği üzere, İstanbul'da bütünüyle sosyal bilimler alanında eğitim verecek bir HAMİDİYE ÜNİVERSİTESİ kurulmalıdır. Bu hususu, şahsen Sayın Cumhurbaşkanı'nın; Sayın Başbakan'ın ve Sayın Milli Eğitim Bakanının yüksek dikkatlerine, bilhassa sunmak isterim... Erciyes Üniversitesinin bütün mensuplarına bu güzel çalışmadan dolayı tekrar teşekkür ederken, benzerini diğer bilim yuvalarımızdan da beklediğimizi ifade ederek noktalayalım. HAKİKİ BİR AYDIN VE SİYASETÇİ: AYDIN MENDERES... Evet, o hakiki bir münevver; gerçek bir vatansever, fikir ve siyaset adamı, ama bütün bunların ötesinde bir "gönül adamı" idi. Daha çocuk denecek yaşta iken, maruz kaldığı bütün felaketleri; Babasının zalim bir darbe sonucu idam edilmesi, iki tane ağabeyinin şüpheli (basbayağı cinayet kokan...) şekilde hayatını kaybetmesi, cellat parasının dahi ailesinden istenmesi; yıllarca ve yıllarca aile efradı aleyhinde sürdürülen karalama kampanyası gibi siyasi düşmanlıkları, büyük bir metanet ve teenni ile karşıladı. Doğru bildiği ve inandığı düşünce yapısından asla taviz vermedi. Her zaman babasının bu ülkeye hizmeti çizgisinde, fedakârlıkla yol almaya devam etti. Ne yazık ki Adnan Menderes gibi, Aydın Menderes'in de kıymetini bilemedik. Ve o da aramızdan göçüp gitti... Allah gani gani rahmet eylesin!