Başbakan Tayyip Erdoğan, "Kendisinden duymadan inanmam..." diye tepki verdi. Ben de şahsen inanmakta zorluk çekiyorum. Köşkten yapılacak bir açıklama (Şayet yapılırsa...) belki tereddütleri giderebilir. Mesele şu: Milliyetçi Hareket Partisi'nin yeni seçilen Genel İdare Kurulu üyeleri, Cumhurbaşkanı Sezer'e bir nezaket ziyaretinde bulunmuş. Bu ziyaret topu topu 15 dakika sürmüş. Ama ilgili haberi aktaran gazetenin, bu ziyaret sırasında cereyan ettiği iddiasıyla yansıttığı konuşmaların muhtevası, günlerce tartışılacak türden!.. Gazetenin doğrudan değil de, dolaylı ifadelerle aksettirdiği o konuşmaların, 15 dakikalık bir ziyarete sığıp sığmayacağı da şüpheli. Zira geleneklerimize göre iki kişinin karşılaştığında hal hatır sormaları dahi ortalama beş dakika sürer. (Araplarda bu en az 15 dakikadır. Çünkü her bir diğerine defaatle sorar; eee daha daha nasılsın? Çocuklar nasıl? İşlerin nasıl vs.) Çankaya'daki görüşme ise iki kişi arasında değil. Sezer'in Devlet Bahçeli başkanlığındaki heyette yer alan zevatın tek tek elini sıkması da ayrıca birkaç dakika tutar... Yani nereden bakarsanız bakın, ancak bir çay içimi uzunluğundaki sürede (Çay içilip içilmediğini doğrusu bilmiyorum) bu kadar önemli ve derin meseleler konuşulabilmiş midir acaba? Benim tereddütlerim esasen buradan kaynaklanıyor. Ama haberi veren gazete, dün akşama kadar internet sitesinde gelişmesiyle birlikte konuyu manşette tutmaya devam etti. Gruba ait diğer gazete Cumhurbaşkanına atfen verilen erken seçim haberine daha bir ihtiyatlı yaklaştığı için, önce farklı başlıkla büyük verdiği haberi, daha sonra değiştirerek iyice küçülttü. Lafı bu kadar uzatmamın sebebi; konunun Cumhurbaşkanlığı gibi bir önemli kurumu doğrudan ilgilendiriyor olmasıdır. Çünkü Sayın Sezer'in ağzından verilen; "Erken seçim yapılmalıdır..." beyanı, ülke yönetimi ve siyaseti ile ilgili çok önemli ve sivri bir çıkıştır. Son zamanlarda Cumhurbaşkanına atfen başka iddia ve yorumlar da ortaya atılıyor. Bir müddetten beri Sezer'in görev süresi dolduktan sonra siyasete atılacağı, hatta bunun için kendisine ait bir evdeki kiracıyı tahliye ettirerek ofise dönüştürmekte olduğu dillendiriliyor. Yine birkaç gün önce durup dururken sorulan bir soruya Deniz Baykal; "Sayın Sezer CHP'de politikaya atılırsa bundan onur duyarız..." deyiverdi. Bütün bunların dumanı tüterken, dün MHP üst yöneticilerinin Çankaya ziyareti ile bağlantılı olarak ve Sezer'e atfen verilen "Erken seçim yapılmalıdır... Hem de Cumhurbaşkanını yeni Meclis seçmelidir. Bunun için de erken seçim kararı Aralık ayı sonuna kadar alınmalıdır..." türünden her biri üzerinde sayfalarca analiz yapılabilecek cümlelere Erdoğan'ın ilk etapta inanmadığını söylemesi gayet normaldir. Tekrar altını çizerek ifade edelim; şayet Cumhurbaşkanı bu sözleri telaffuz etmişse, söylenebilecek çok şey var. O söylenecek şeyleri yazmak için bir iki gün bekleyeceğim. Zira her an Sayın Sezer'in sözcüsü vasıtasıyla yeni bir açıklama yaparak; erken seçim iddiaları konusunda bir tavzih veya tekzip yapması mümkündür. Durum iyice netleşsin, o zaman biz de söyleyeceklerimizi daha net ve daha rahat kaleme dökelim. Türkiye'nin gündemi ne yazık ki, hep polemik ve spekülasyonlarla dolduruluyor. Dolayısıyla bunu yapanların değirmenine biz de su taşımış olmayalım. Ama bu mesele çok önemli. Mutlaka tekrar ele almak gerekiyor. 2000 yılında kendisine oy veren veya seçimine katılan Millet Meclisi üyelerinden sadece 51 (yazıyla elli bir) kişinin tekrar seçilebildiği bir dönemde; kimsenin kendisine karşı meşruiyet tartışmasını başlatmadığı Cumhurbaşkanı; eğer 4 Kasım 2007 tarihine kadar görevi devam edecek olan TBMM'nin yetki ve ehliyetini sorguluyorsa (daha doğrusu sorgulamışsa); burada çok şey söylemek icap eder. Onun için bir iki gün bekleyelim diyorum!..