".... Bayram değil, seyran değil; nereden çıktı bu erken seçim?..." Başbakan Tayyip Erdoğan dün Karaman'da yaptığı konuşmada, gündeme taşınmak istenen erken seçim için böyle tepki veriyordu. Erken seçim için kamuoyunda ve siyasi platformda geniş ve güçlü bir talep olmamakla beraber; hatta başta iş dünyası olmak üzere, ülkedeki kurum ve kuruluşların ekseriyeti karşı tavır izhar etmiş olmasına rağmen, son bir haftada bu konunun yeniden ısıtılmak istenmesi ve bunun fitilinin ateşlendiği mekanın özelliği dolayısıyla, iktidar partisi liderinin rahatsızlık duyması normaldir... "Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar erken seçim istiyor!" şeklindeki ilk tepkisi de bu durumun işareti sayılabilir. Gerçekten erken seçimi kim, (daha doğrusu hangi partiler) istiyor acaba? Bu konuda başta CHP olmak üzere, muhalefet partilerinden ciddi, kararlı ve sürekli bir talep söz konusu oldu mu? Hayır!.. Ara sıra bu vadide bazı zayıf ve cılız çıkışlar olmadı değil. Ancak bunların çoğu sadece bir siyasi lakırdı etmek mesabesinde idi. Zaten TÜSİAD'ın erken seçime karşı yaptığı açıklamadan sonra bu tür söylemler de kesilmişti. Ta ki, hafta başında MHP'nin yeni Merkez Yöneticileri Çankaya Köşküne çıkana kadar. İşte hepi topu 15 dakika süren o ziyaretle birlikte, konu biraz garip bir biçimde medyaya taşındı. Hatırlayınız, perşembe günkü yazımızda; durumun netleşmesi için iki gün bekleyeceğimizi söylemiştik. Şu ana kadar, Cumhurbaşkanına atfen yayılan erken seçim söylentilerine, Köşk'ten herhangi bir tavzih veya tekzip yapılmadı. Sadece ve yine dolaylı olarak, Erdoğan-Sezer görüşmesinde; "İki koyun gütmemiş olma" ifadesinin gündeme geldiği medyada yer aldı. "Sükut ikrardan gelir..." sözü fehvasınca bazı sonuçlara varmak artık mümkün. Zira durduk yerde MHP'nin bir tepe yöneticisi, bir gazeteciye Cumhurbaşkanının erken seçim istediğini söylemek durumunda değildir!.. Siyasi partilerin erken seçim istemeleri, vak'a-i adiyedendir ve hiçbir zaman yadırganmaz. Ama Cumhurbaşkanı, siyasiler gibi durup dururken veya her aklına estiğinde erken seçim isteyemez. Bu birinci önemli husus. İkinci önemli nokta da, eğer hakikaten erken seçime ihtiyaç olduğu düşüncesindeyse; Cumhurbaşkanı bunu usulüne uygun tarzda dile getirir. Ne yapar mesela? Kendisi doğrudan kamuoyuna seslenir veya sözcüsü vasıtası ile meseleyi halka açıklar. Yahut siyasi parti liderlerini Çankaya Köşküne davet eder, burada durumu net bir biçimde ve gerekçeleriyle izah eder. Bunun dışında belki bir siyasi parti lideri ile baş başa yaptığı bir görüşmede fikir olarak açıklar. Ama bu açıklamanın yeri ve zamanı, sadece bir partinin üst yönetim üyelerinin nezaket ziyareti münasebetiyle olmamalıdır. Erken seçim niçin olsun ki?!. Bir de erken seçimin gerekçesi olmalıdır tabii... Neden erken seçim? Başbakan haklı olarak soruyor: "Bayram değil, seyran değil... Nereden çıktı bu?!" 1982 Anayasasının 77. maddesi seçimlerin beş yılda bir yapılacağını hükme bağlamış. Seçimlerin erkene alınma durumu ile ilgili usul ve esaslar da aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş. Son fıkrasında da; "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer" hükmü yer almaktadır. Bütün bu düzenlemelerin hukuki sebep ve gerekçeleri var elbette. Yani mesela; (Yenilenmesine karar verilen Meclis şu şu yetkileri kullanamaz) diye bir hüküm Anayasada yoktur. "Cumhurbaşkanını yeni Meclis seçmelidir..." veya "Bu Meclis Cumhurbaşkanını seçmemelidir..." tarzında bir söylem, siyasi partilerin üye ve yöneticileri tarafından siyaseten söylenebilir. Bu tarz bir söylemin hukuki sonucu da yoktur. Ancak Cumhurbaşkanı böyle bir söylemde bulunduğu takdirde, tarafsızlığı tartışılmaya başlanır!.. Hele Sayın Sezer için, bu konu çok daha hassastır. Zira 2000 yılında kendisini seçen Meclis'in yüzde doksanı, yanlış okumadınız tam yüzde doksanı; 3 Kasım 2002 seçimlerinde halk tarafından tasfiye edilmiştir... Görülüyor ki, Millet Meclisi'nin ehliyet ve liyakati tartışmaya konu edildiğinde; en başta Sayın Sezer'in konumu tartışmalı hale geliverecektir! Şu halde, sırf Cumhurbaşkanlığı seçimleri için, erken seçim istemek; beyhude bir çabadır. Erken seçime de 77. maddenin 2. fıkrası gereğince Meclisin kendisi karar verir. Cumhurbaşkanının erken seçimle ilgili istisnai pozisyonu, Anayasanın 116. maddesinde düzenlenen (Hükümetin Meclis'ten güvenoyu alamaması veya güvensizlik oyu ile düşürülen Bakanlar Kurulu'nun yerine kırk beş günde yenisinin kurulamaması veya güven oyu alamaması) durumunda söz konusu edilebilir. Dolayısıyla boşuna zihin yormaya gerek yok. Elbette yeni Cumhurbaşkanını seçmek de mevcut olan Meclisin yetkisindedir. Gerisi siyaseten de olsa laf-u güzaftır... Laf-u güzafa da milletin karnı toktur!