Evet, seçim sath-ı mailine girdik…

Sesli Dinle
A -
A +

Türkiye çok farklı bir atmosferde seçimlere gidiyor… Asrın en büyük felaketine maruz kalan ve kırk altı binden fazla insanını kaybeden ülkemizde, elbette en önemli ve acil mesele depremin yaralarını sarmak. Ancak bu arada, ülkenin yönetim hukukunun icaplarını da yerine getirme mecburiyeti var. Binaenaleyh seçimler de, mevzuat hükmü ve ilgili takvim çerçevesinde bir zaruret. İşte bunun gereği, geçmiştekilere nazaran daha sade biçimde hızla yerine getirilecektir. Doğrusu budur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün ifade ettiği üzere, afetin yaralarını daha hızlı sarabilmek için, bir an evvel seçim gündeminden çıkmak gerekir…

 

Cumhurbaşkanı Kararnamesinin dünkü Resmî Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte, takvim resmen başlamış bulunuyor. Bundan sonraki hukuki süreci artık Yüksek Seçim Kurulu tedvir edecek. Altmış günlük süre içinde, rutin işlemler tamamlanacak. Burada bir değişiklik yok. Ama ilk cümlede belirttiğimiz üzere, bu seçimler öncekilerden çok farklı olacak. Bunun işaretini dün Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi. Öncelikle bu seçim kampanyasında, AK Parti müzik unsurunu kullanmayacak. Çok önemli bir yaklaşım. Öyle ya, halkımız deprem felaketinde kaybettiği on binlerce insanının üzüntüsünü yaşarken, sebebi ve maksadı ne olursa olsun, saz-söz eğlence havasını asla hoş karşılamaz. Sayın Erdoğan ve ekibi, bugüne kadar siyaset sosyolojisi alanında hep dikkatli olmuştur. Bu da onun bir yansımasıdır.

 

Diğer siyasi partilerin tek tek ve “Millet İttifakı” olarak nasıl bir yol izleyeceğini, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Cumhurbaşkanının, AK Parti Genel Başkanı olarak, dün yaptığı bir diğer hamle de oldukça dikkat çekici. Milletvekilliği için aday olacak kişilerin, öncelikle AFAD’a, belli miktarda bağış yapma mecburiyeti getirildi… Bu da halk tabanında takdirle ve memnuniyetle karşılanacak bir karardır. Bu yolla toplanacak maddi yardımın miktarından ziyade, seçim programında çok net olarak her safhada deprem mağdurlarının düşünülüyor olmasıdır.

 

Dolayısıyla daha ilk günde, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti adına, ciddi puan getirecek adımlardır. Diğer partiler aynı şeyi yapsalar dahi, bu hususta önceliği ve öncülüğü AK Parti almış bulunuyor.

 

Cumhurbaşkanı dünkü konuşmasında, seçim propaganda çalışmalarının, daha ziyade bire bir ve yüz yüze (rû be rû ifadesini kullandı) yapılacağını açıkladı. Bu konuda AK Parti’nin teşkilat yapısı ve bugüne kadarki uygulama tecrübesi, diğer partilere nazaran hayli yüksek kapasitede. Dolayısıyla büyük bir avantaja sahip.

 

14 Mayıs’taki seçimler için, muhalefet kanadının uygulayacağı muhtemel deprem ve afet temelli propagandaya karşı, AK Parti’nin başka sürpriz çalışmalar yapması da muhtemel. Her neyse, seçimler şimdiden memleketimiz için hayırlı olsun.

 

Ancak şunu hemen belirtmeliyiz ki, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler, ne deprem yaralarını sarmada bir engel teşkil etmeli ne de ülkemizin diğer önemli meselelerini (özellikle de ulusal güvenliğimizi) zorlaştırmalı…

 

Türkiye bu derece büyük yıkımla karşı karşıya iken, siyasi hesaplarla veya dış odakların yönlendirmesiyle, milletimizin sıkıntılarını arttıracak maceralara kimse alet olmamalı. Milletimiz böyle bir gafleti ve ihaneti şüphesiz affetmez ve sebep olanları da mutlaka cezalandırır!..

 

Felaketin ilk saatinden bu yana, devlet bütün imkânlarıyla afetzedelerin acılarını dindirmeye ve mümkün mertebe yaralarını süratle sarmaya çalışırken, birileri de sürekli yalan ve tezviratla vatandaşların zihnini karıştırma, tereddüt ve endişeye sevk etme peşinde.

 

İlk günlerdeki hay-hoy içinde, kimlerin fitne fesadı körüklediği; hangi kansızların depremzedeye gönderilen yardımları kendi depolarında saklamaya ve çalmaya çalıştığı tam olarak irdelenmedi. Ama artık işler büyük çapta düzene girdiğine göre, bu hususta da devlet gerekli tahkikat ve takibatı yapmalıdır. Hangi alçaklar, bu memleketin zor duruma düşmesini fırsat bilerek, ne tür ihanetleri sergilemeye çalıştı, devlet bunun bilgilerini vatandaşa sunmalı.

 

Afet bölgelerine yeterli miktarda gönderilen çadır ve diğer malzemeleri, sürekli biçimde yok sayarak; eksik ve yetersiz göstererek, bu yolla iktidarı sıkıştırmaya çalışanların yalanları yüzlerine vurulmalıdır ki, vatandaşımız neyin nasıl olduğunu öğrenebilsin. Öyle anlaşılıyor ki, yalan ve tezviratla bir netice almaya çalışan zihniyet, 14 Mayıs’a kadar bu metotlara başvuracak…

 

Dolayısıyla iktidar kanadının en büyük meşgalesi, galiba yalan ve tezviratla mücadele olacak! O sebeple de, vatandaşla yüz yüze sahada buluşmak ve gerçekleri doğrudan kendisine anlatmak en doğru şey... Cumhurbaşkanı ilk günden bunun işaretini vermiş oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.