Anayasanın 10'uncu maddesi; herkesin ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce vs. ayırımı yapılmaksızın kanun önünde eşit olduğunu yazıyor. Ama galiba bazıları biraz daha fazla eşit!.. Mesela geçmişinde darbecilik, çetecilik, cuntacılık vb. marifetler bulunan; seksenini aşmış bir kalemşor, pekala Cumhuriyet Başsavcısını bir parti aleyhine dava açması için sıkıştırabiliyor... "Hele bir açmasın görür gününü...." diye tehdit de edebiliyor. Ama ne hikmetse, Yargıtay'dan veya YARSAV'dan veyahut başka bir savcıdan, herhangi bir eleştiri, uyarı filan almıyor... Neden acaba? "Sizden-bizden" hesabı mı?! Başsavcının iddianamesine bilimsel eleştiri getiren yetkin hukukçulara; hukukçu dahi olmayan, hayatında belki bir tek hukuk kitabı bile okumamış olan, ama gazeteci-yazar; yani biraz meşhur olmanın avantajı ve de cehaletin cesaretiyle höykürenler, kendileri gibi düşünmeyenlere demediklerini bırakmıyor. Bunlar güya yargıyı savunuyorlar! Bırakınız bu palavraları... Mızrak çuvala sığmıyor!.. Star'dan Şamil Tayyar hepsini tek tek yazmış. Şemdinli davasına bakan savcı ve yargıçların başına neler neler gelmiş... Onlar için niye ses çıkarmadınız? Sizin objektifliğiniz bu kadar mı? Geçmişin YÖK Başkanı Kemal Gürüz, tek başına üniversitelere yazı gönderip baş örtüsünü yasaklayabilir... 2000 yılından beri de bu yasak uygulanıyor. Ama şimdiki Başkan, aynı nitelikte bir yazı gönderince, Danıştay dur diyecek! Niçin? Onun ismi Y. Ziya Özcan olduğu için mi? Aynı Danıştay, daha önce yeni kurulan üniversitelere hükümetin kurucu rektör atamasına bir şey demezken, bu hükümet döneminde, YÖK'ün başvurusuyla yolu tıkayıveriyor... Alın size eşitlik!.. Alın size hukuk!.. Bu arada Danıştay Başsavcısı, kalkıp darbelere övgü düzüyor, 48 yıl önce haksız yere idam edilen ve daha sonra itibarları iade edilmiş olan devlet adamlarının arkasından kin güdüyor... Hani suçu övmek suçtu?! Aynı başsavcı toplumu, "biz ve ötekiler..." diye ayrıştırmaya kalkışıyor. Kimseden çıt yok! Bu nasıl kanun önünde eşitlik böyle?.. Eh, uyduruk Yassıada Mahkemesi'nin ismi de "Adalet Divanı" değil miydi?! Köşelerinde ha bire salvo yapan; her gün işkembeden sözüm ona sosyolojik kavramlar uyduran kalemşorlaradır lafım: Yağma yok hemşerim! Kanun önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgürlük gibi evrensel kavramları, sizin keyfinize, kısa aklınıza göre algılayacak değiliz. Bu temel değerler, herkes ve her kesim için aynı hükmü ifade eder... "Bizden olanlar" için başka, "bizden olmayanlar" için daha başka yorumlandığında, ne hukuk, ne objektiflik, ne de adalet söz konusu olur!.. Şu günlerde, tıyneti icabı seviyeden yoksun o kadar çok şey yazan var ki... Ama bunlara cevap vermeye dahi değmez. İt ürür, kervan yürür!