Bir süreden beri medyada yoğun tartışmalara konu olan "Fişleme" meselesi hakkında, Genelkurmay Başkanlığından beklenen açıklama dün yapıldı. Genelkurmay Genel Sekreterliği'nce deklare edilen metin hayli teferruatlı ve bir o kadar da, daha önce çeşitli vesilelerle yapılan açıklamalara nazaran farklılık ihtiva arzediyor... Şimdiye kadar her seferinde demokratik sistem ve hukuki mevzuat açısından eleştirilere sebep olan benzer açıklamalar, özellikle Kopenhag Kriterleri'nin çok fazla gündemde olduğu son yıllarda, Avrupa Birliği üyeliği yolunda önümüze çıkarılan engellere gerekçe oluyordu. Yani her seferinde, Askerin siyaset ve ülke yönetimi üzerindeki etkinliği, demokratik olarak yeterince gelişemediğimize dair bir gösterge ve karne notu olarak önümüze konuyordu! Aslında hâlâ daha, AB'nin bu yöndeki görüş ve iddiaları devam ediyor. Şimdi bütün beklentimiz, ekim ayında açıklanacak olan AB Komisyonu Raporunda, Türkiye'nin demokratik reformları hem teorik hem de pratik olarak hayata geçirdiğinin tescil edilmesi. Şu ana kadar bütün söylenenler, reformların sadece kâğıt üstünde kaldığı ve tatbiki olarak hayata geçirilemediği noktasında. Bir taraftan AB'nin bu sıkıştırmaları sürerken, diğer taraftan zaman zaman askerî cenahtan yapılan çıkışlarla Türkiye gerçekten zor durumda kalıyor ve kendisini ifade etmekte zorlanıyordu. Şimdiye kadar sürekli olarak başvurduğumuz; "Türkiye'nin kendine özgü durumu" veya "Ülkemizin içinde bulunduğu ağır şartların getirdiği zorunluluk" gibi gerekçeler de, hiçbir şekilde ikna edici bulunmadı. Nitekim, bugün Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonunda oylanarak, Genel Kurul'a havale edilmesi beklenen Türkiye Raporu'nun muhtevasında, gelen haberlere göre yine aynı meseleler yerini koruyor... "Türkiye'de reform sürecinin uzun vadeli çabalar ve 'zihniyet değişikliği' gerektirdiği..." ifade ediliyor. Aynı raporda, TSK'nın siyasi ve sosyal gücünün kısıtlanmasının zor, ancak kaçınılmaz bir süreç olduğu da ileri sürülüyor!.. İşte böyle bir dönemde yapılan Genelkurmay Açıklamasını ben bir zihniyet değişikliği olarak görüyorum ve ileriye dönük daha iyimser bakıyorum. Bu açıklamada ilk defa demokratik açıdan kimseyi rahatsız edecek bir unsur bulunmuyor. Bilakis yapıcı tenkitlerin şükranla karşılanacağı ifade ediliyor. Bu üslup gerçekten farklı ve dikkat çekici... Kısacası dünkü açıklama, muhteva açısından hem kamuoyunu bilgilendirme, hem de yapılan tenkitleri değerlendirme noktasında son derece müsbet ve demokratik nizama uygun bir açıklamadır. "Eğitimdeki zafiyet ve karargah subaylarının kusuru" elbette TSK'nın iç meselesidir. Ve bunun için gerekli çalışmanın başlatıldığı da bildirilmektedir. Açıklamadaki şu cümleyi, değişimin önemli bir götergesi olarak bir kere daha okuyalım; "Halkının güven ve huzuru için binlerce can, kol, bacak, göz vermiş şehit ve gazilerin yuvası olan Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün haksız ve acı tenkitleri bağrına basar, hafızasına gömer ve aziz milletimizin sağduyusuna emanet eder, yapıcı tenkitleri ile bizlere daha iyilere ulaşma, doğrularımızla sevinme, azmimizi arttırma imkanı verenlere ise şükranlarını sunar." Evet, bu üslup son derece önemlidir ve daha müsbet gelişmelerin güçlü bir işaretidir.