Faşizan baskı değil, millet iradesi galip...

A -
A +

Hareket Ordusuna komuta eden Mahmut Şevket Paşa'nın, bir ses kaydı dolayısıyla; bugünlerde, 31Mart Vakası etrafında devam eden tartışmalar var. Bir okuyucum, benim de konuyu yazıp yazmayacağımı sordu. Lakin Engin Ardıç'ın da yazdığı gibi, dün 31Mart değildi. Rumi takvime göre, 18 Mart 1428 idi! Dolayısıyla 31 Mart 1325'te meydana gelen o meş'um hadisenin yıl dönümü 13 Nisan'dır. Nasip olursa, günü geldiğinde üzerinde dururuz... Bugün başka bir vesile ile bir başka meş'um olaya, 28 Şubat Post Modern Darbesine değineceğiz. "Gerekirse bin yıl sürecek..." denilen, fakat 15 yıl sonra Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle son izi de silinen darbe... Dayatmalara direndiği için, Refah-Yol Hükümetinin devrilip, yerine Demirel'in de büyük katkılarıyla kurulan, Mesut Yılmaz Hükümetinin asker baskısıyla uygulamaya koyduğu ve fakat Yılmaz'ın; "Siyasi hayatıma mal olsa dahi, bunu getireceğim..." diye bir de şahsi kahramanlık kılıfı giydirdiği, sekiz yıllık kesintisiz mecburi eğitim... Yani, "28 Şubat'ın kalan son izi..." Başbakan Erdoğan, eğitimde yeni uygulanacak 4+4+4 sistemine dair kanunun Meclis'ten çıkması vesilesiyle, AK Parti Merkezinde milletvekillerine verdiği yemekte çok önemli şeyler söyledi. O konuşmanın içinden özellikle dikkatimi çeken cümleleri buraya alma gereği duydum: " ...TBMM, özellikle de sizler, bugün bir kez daha tarih yazdınız. Tarihe silinmeyecek bir not düştünüz... Çıkan yasa sadece milli eğitimi ilgilendiren bir yasa değil. Bu yasa Türkiye'de milli egemenliğin sahibinin kim olduğunu bir kez daha teyid etmiş bir yasadır... AK Parti'yi kurarken sıkça tekrarladığımız, 'Yeter, söz de, karar da milletindir' söylemimiz bu yasayla bir kez daha anlam kazanmıştır... Faşist bir baskıyla gelen düzenleme, işte bugün demokratik bir yolla düzeltilmiştir. Sizler tarihimize kara bir leke olarak kazınmış 28 Şubat'ın son izini, 28 Şubat'tan 15 yıl sonra geri dönmemek üzere tarihin tozlu raflarına Allah'ın izniyle gönderdiniz..." Evet, bu kanun üzerinde daha epeyce tartışmalar olacak. Muhalefet, özellikle sokağa da dökmek istediği direniş stratejisini sürdürmeye çalışacak. Ama görünen o ki, bundan böyle sistem, dörder yıllık üç dönem halinde hayata geçecek. Yeni nesiller için hayırlı olsun. CHP ve onunla paralel düşünenlerin iddia ettiği gibi, bu kanun ve özellikle Kur'an-ı kerim ve siyer derslerinin ikinci ve üçüncü dört yıl esnasında seçmeli ders olarak konulması, asla laikliğe aykırı değildir. Zira burada bir mecburiyet yoktur. İsteyen bu dersi alır, isteyen almaz. Devletin dayatmacı bir rolü yoktur. Tam aksine şimdiye kadar, Kur'an-ı kerim dersi almak isteyen öğrencilere devletin kapıları kapalı tutması, yani yasakçı tavrı sebebiyle; bariz şekilde, laikliğe aykırılık söz konusu idi. Zira devletin dine karşı olumlu veya olumsuz tavır sergilemesi laikliğe aykırıdır. Oysa olumlu veya olumsuz tavırdan kaçınıp nötr kalması, laikliğin icabıdır... Bazıları da 4+4+4'ün "rövanşist bir yaklaşımla" getirildiğini iddia ediyor! Anlayamadığım şey şu; Faşist bir dayatma ile getirilen uygulamanın, halkın iradesinin temsilcileri tarafından demokratik şekilde değiştirilmesi, nasıl ve niçin rövanşist oluyor?.. İşinize bakın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.