Filistin'in geleceği

A -
A +

Dün, "Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü" idi. 29 Kasım 1947'de, Filistin toprakları üzerinde bir Yahudi devletinin kurulması kararının verilmesinden bu yana, dünyada benzerine az rastlanır bir dram yaşayan Filistin halkının acılarını, duygu bazında da olsa bir nebze paylaşmak, yahut Filistinlilerin içinde bulunduğu dehşet verici duruma, dünyanın dikkatini çekme anlamında sembolik bir yaklaşım... Ancak dün Fas'ın başşehri Rabat'ta yapılan miting ve gösteriler hariç, Arap âleminde bile dikkate değer bir toplantı veya açıklama görülmedi. Defi bela kabilinden yapılan açıklamalar da cılız birer ses olmaktan öteye gidemedi. Halbuki Filistin davasının en sıkıntılı dönemlerinden birine girdiği, Filistin Lideri Yaser Arafat'ın vefatının henüz birkaç hafta önce vukua geldiği bi zamanda, Filistin hesabına konuşan seslerin daha canlı ve gür çıkması gerekirdi. Daha önce de, bu köşede defaatle belirttiğimiz gibi, Arap âlemi, Filistin meselesine başlangıçtan beri hiçbir zaman tam manasıyla şuurlu bir destek vermedi, veremedi... Arap dünyasındaki bölünmüşlük ve dağınıklık Filistin konusunu çok derinden etkiledi. Bunun sonucu olarak, 1948'de kurulan İsrail, karşısında hiçbir zaman ciddi bir rakip görmedi ve boşlukları çok iyi değerlendirerek, konumunu her yönüyle güçlendirdi. İsrail güçlendikçe Filistin meselesi geriye gitti. Sadece Filistin meselesi değil, bütünüyle Arap âlemi zayıfladı ve öyle bir noktaya geldi ki, caydırıcı bir rolü kalmadı!.. Oysa önemli meseleler, ancak şuurlu, kararlı ve cesur takipçileri olduğu zaman başarıya ulaşır. Ama artık açıkça görülüyor ki, Araplar Filistin meselesinin seyrini kendi haline bırakmış durumda. Bu kendi haline bırakmak kendiliğinden başkalarının inisiyatifine bırakma anlamına gelir. Mesela Filistin meselesi için çeşitli zamanlarda başlatılmış olan görüşmeler baktığımızda, bunu formüle eden ve yürüten mekanizmaların içinde Arap unsurunun ya hiç olmadığı, yahut da etkili konumda bulunmadığını görürüz. Halbuki, Filistin dışında irili-ufaklı 22 Arap devleti var ve bunların kendi aralarında teşkil ettikleri bir "Arap Birliği" var. Bu birliğin hali hazırda darmadağın bir görüntü verdiğini, en önemli konularda dahi derin görüş ayrılıkları yaşandığını; bu sebeple de orta yere derli toplu bir strateji, bir siyasi tavır konamadığını izliyoruz. Arap âleminin yarım asrı geçkin zaman boyunca sergilediği bu tavır, İsrail'in işine oldukça yaramış ve bu ülke hedefleri istikametinde ciddi bir engelle karşılaşmadan rahatlıkla ilerleyebilmiştir. 1947'de toplam 600 bin kişilik bir nüfusa sahip olan Yahudi toplumu, bugün altı milyona yaklaşmıştır. İsrail nükleer silahlar dahil, askeri yönden gücünü pekiştirmiş ve komşularına karşı istediği politikayı empoze edebilecek noktaya gelmiştir. Buna karşılık Filistin halkı, BM kararları ile de kendisine verilmiş bulunan devlet kurma hakkını bir türlü hayata geçirememiş, tam tersine son senelerde, devlete giden alt yapı mekanizmaları da İsrail tarafından tahrip edilmiştir. Özellikle 2001 yılından beri Filistin halkı, İsrail tarafından uygulanan müthiş bir baskı, zulüm ve katliama maruz kalmış durumda. İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki mülteci kamplarına yaptığı ardı arkası kesilmeyen saldırılar sonucu resmi rakamlara göre beş binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiştir. Öldürülen insanların içinde çocuk yaştakilerin de hayli yüksek sayıda olduğunu belirtmek gerekiyor. Dün de benzer saldırılarda iki Filistinli öldü, ikisi de yaralandı. Bir İsrail subayının kasten, bile bile 10 yaşındaki Filistinli kız çocuğuna ateş edip öldürmesi ve cesedine de şarjöründe kalan mermileri boşaltmasının görüntüleri, İsrail'in askeri birimlerince çekilmiş filmlerle bütün dünyaya gösterildi. İsrail bu olayı önceleri bir yanlışlık diye geçiştirmek istedi. Ama ses ve görüntü kayıtları hiç de böyle olmadığını ortaya koydu. Şimdi şunu sormak lazımdır; bu şekilde hunharca öldürülen küçük kız Filistinli değil de İsrailli olsaydı, acaba dünyadaki hümanist çevreler nasıl bir tepki koyardı? Evet, Filistin halkı gerçekten yalnız bırakılmış durumda. En başta Araplar tarafından..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.